Sedefle Yüzleşin Özgürleşin Projesi

Türkiye Psoriasis Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları günü kapsamında sedef hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesi hazırlandı.

Sedef hastalığı (Psoriasis), Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişiyi etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan, tekrarlayıcı ve kronik bir sistemik hastalıktır.

29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü kapsamında sedef hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Türkiye Psoriasis Derneği ve Novartis tarafından “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesi hazırlandı.

Oyuncu Öykü Karayel’in yer aldığı projeyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekilerek sedef hastalarına umut olunması hedefleniyor.

Türkiye Psoriasis Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları günü kapsamında sedef hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesi hazırlandı. Oyuncu Öykü Karayel’in yer aldığı “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesiyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekilerek sedef hastalarına umut olunması hedefleniyor. Türkiye Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, projeyi tanıtarak sedef hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler paylaştı.

Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişi sedef hastalığıyla mücadele ediyor

Sedef hastalığı (Psoriasis), Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişiyi etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan, tekrarlayıcı ve kronik bir sistemik hastalıktır. Psoriasis, deride beliren kırmızı alanlar üzerinde parlak, beyaz kepeklerle kendini gösterdiği için halk arasında sedef olarak biliniyor. Sedef hastalığı en sık 15-30 yaşlarında ortaya çıkıyor ve kadın ve erkeklerde eşit oranda görülüyor. Ailesinde hastalık öyküsü olanların normal popülasyona göre daha fazla riske sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, “Erken yaşlarda başlayan sedef hastalığında genetik etkenler ön plandadır ve hastalık şiddetli seyredebilir. Stres, obezite, sigara ve alkol kullanımı sedef hastalığını tetikleyici faktörlerin başında gelir. Fiziksel travmalar, kullanılan bazı ilaçlar, enfeksiyonlar ve hormonal değişiklikler de hastalığın seyrini etkileyebilir” dedi.

Sedefli lezyonların derinin her yerinde görülebilmekle birlikte ağırlıklı olarak saç dibi, diz, dirsek ve kuyruk sokumu gibi bölgelerde ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Gürer, “Sedef hastalığı sadece kozmetik bir sorun değildir. Bazı hastalarda el, ayak, dirsek ve diz eklemlerini etkileyebilen iltihaplı eklem romatizması gelişebilir. Bu hastalıkların sedef hastalarında görülme oranı %20-30’dur” dedi. Hastalığın tanısının genellikle derideki lezyonların görünümüyle konduğunu belirten Prof. Dr. Gürer, lezyonların başka bir hastalığa benzediği durumlarda doğru tanı için deri biyopsisi yapıldığını ve sedef hastalarında hipertansiyon, diyabet ve karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklar daha sık görüldüğü için çeşitli ek tetkikler istenebildiğini ifade etti.

Sedef bulaşıcı olmayan, tedavi edilebilir bir hastalıktır

Sedef hastalığının hastalar üzerinde yarattığı psikolojik boyuta dikkat çeken Prof. Dr. Gürer sözlerine şöyle devam etti: “Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir. Tokalaşma, sarılma veya benzeri deri teması hastalığın sağlıklı kişilere geçmesine neden olmaz. Fakat maalesef toplumda tam tersi bir algı var. Bu algı sebebiyle hastalar toplumdan dışlanıp içlerine kapanıyor ve daha çok strese giriyorlar. Bu durum da hastalığı daha çok tetikleyebiliyor.” Hastaların iş ve özel hayatlarında karşılaştıkları ayrımcılık sebebiyle sosyal izolasyona maruz kalarak psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Gürer, sedef hastalarında depresyon ve anksiyete oranının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğunu kaydetti.

Günümüzde sedef hastalığını tamamen ortadan kaldıran bir tedavi bulunmuyor, ancak uygun tedavilerle sedef hastalığı kontrol altına alınabiliyor ve uzun süreli iyilik hali devam ettirilebiliyor. Tedavinin hastalığın şiddeti göz önünde bulundurularak planlandığını belirten Prof. Dr. Gürer, “İlk aşamada krem, merhem ve losyon gibi ilaçların doğrudan cilde uygulanmasıyla gerçekleştirilen topikal tedaviler uygulanır. Hastalık bu tedaviyle kontrol altına alınamıyorsa fototerapi uygulanabilir. Lezyonlar vücutta dağınık bir şekilde seyrediyorsa, biyolojik tedaviye başvurulur. Bu tedavilerle hastalık kontrol altına alınsa da her zaman için geri gelme ihtimalinin olduğunu unutmamak gerekir” dedi. Hastanın iyileşmeyi istemesinin tedavi kadar önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gürer şunları söyledi: “Hastaların tedavi için başvuracakları tek adres dermatoloji uzmanları olmalı. Tedavileriyle ilgili tereddütlerini mutlaka hekimlerine danışmalı ve tedaviyi asla yarıda bırakmamalılar.”

Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin Projesi

29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü kapsamında sedef hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Türkiye Psoriasis Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesi hazırlandı. Oyuncu Öykü Karayel’in yer aldığı “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” video projesiyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekiliyor. Videoda Karayel’in yüzüne 3D mapping sistemi kullanılarak sedef hastalarının mücadele ettiği lezyon, kızarıklık, kuruma, dökülme gibi semptomlar yerleştiriliyor. Bu semptomlarla yaşayan bir sedef hastasını canlandıran Karayel, hastalığı kabul edip tedavisine başladığı anda semptomların kaybolduğunu görüyor. Hastalığı kabulleniş süreciyle birlikte saklanmaktan vazgeçen Karayel, hastalığıyla yüzleşerek onunla başa çıkmayı öğreniyor. Projede yer almaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Karayel, “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin projesiyle birlikte sedef hastalarının kendilerini toplumdan izole ederek yalnızlaştıklarını fark ettim. Bu durumu maalesef bakışlarımız ve tavırlarımızla bizler yaratıyoruz. Toplumda sedef hastalığına karşı bir ön yargı var. Biz bu ön yargıyı kırmak ve sedef hastalarına umut aşılamak için sedefin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekmek istedik” dedi. Türkiye Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer ise hazırladıkları projeyle ilgili şunları söyledi: “Projeyle amacımız, sedef hastalarının hastalıkla yüzleşmelerini ve hayatlarını özgürce yaşamalarını sağlamak. Sedef artık kontrol altına alınabilen ve tedavi alternatifleri olan bir hastalık. Önemli olan hastaların bir dermatoloğa danışıp ilk adımı atmalarını sağlamak. Hastalıkla ilgili bireysel ve toplumsal farkındalığı artırmak için hekim ve hasta dernekleri iş birliğinde projeler gerçekleştirmek çok önemli.”