CPR, kalp masajı veya suni solunum olarak da bilinir, ani kalp durması ya da boğulma gibi vakalarda kişiyi hayata döndürmek amacıyla uygulanan ilk yardım yöntemidir. CPR, “kardiyopulmoner resüsitasyon”un kısaltılmış halidir. “Kardiyo” kalbi, “pulmoner” akciğerleri, resüsitasyon ise solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahaleleri ifade eder. Uygulamanın hayati önemi vardır. Hayati tehlike oluşturan durumlar her an herkesin başına gelebilir. Böyle durumlarda CPR, hiç vakit kaybetmeden yapıldığında, birçok hastanın hayatını kurtarabilecek güçtedir. Zamanında ve doğru bir şekilde müdahale edilirse hastayı kurtarma ihtimali oldukça yükselir. Bu müdahalelerin herhangi bir ilaç veya cihaz kullanmadan yapılan kısmına “temel yaşam desteği” denir. Tehlikeli durumlara karşı herkesin bu teknikleri bilmesi gerekir. Ülkemizde pek önemsenme de özellikle evde hasta bakan aile bireylerinin acil durumlarda hastaya müdahale edebilmesi için öğrenmesi gereken bir konudur. Bebekler, çocuklar ve yetişkinler için uygulamada bir takım farklılıklar söz konusudur.
CPR, kalbin ve solunumun aniden durması gibi acil vakalarda uygulanan yöntemlerin bütünüdür. Kalp durması ya da nefes alamama gibi durumlarda en geç 4 dakika içinde CPR’a başlanırsa, hastaların %7’si sorunsuz bir şekilde hayata geri dönebilmektedir. İlk 4 dakika içinde genellikle beyin hasarı oluşmamaktadır. Bu sürede CPR’a başlanırsa kalıcı bir hasar olmadan hastayı kurtarma şansı yüksektir. 4-6 dakika arasında beyin hasarı başlar. 6-10 dakika arasında beyinde kalıcı hasarlar oluşabilir. 10 dakikadan sonra ise geri dönüşümsüz şekilde ölümcül hasarlar oluşabilir. Bu nedenle, herhangi bir kişi fenalaştığında vücut dokularının özellikle de beynin oksijensiz kalmaması için CPR’a en kısa sürede başlanması gerekir.
Kalp durması nedeniyle oluşan ölümlerin büyük oranda sebebi hastaneye zamanında yetişememekten kaynaklanır. Kalbi duran kişiye CPR yapılması zaman kazandırır. Özellikle bilinçli şekilde yapılan CPR’la hastaların yaşama dönme şansı büyük oranda artar. İlk yardımın önemini, yaşadığımız, gördüğümüz ve duyduğumuz olaylardan biliyoruz. Bu nedenle CPR uygulamalarının detaylarını öğrenmek herhangi bir acil durumda hayat kurtarıcı olabilir.
CPR, en basit şekilde hastanın ağzından hava üflenmesi (suni solunum) ve kalbinin bulunduğu bölgeye el ile baskı uygulanması yöntemi (kalp masajı) olarak açıklanabilir. Kişinin ağzından hava üflenmesiyle akciğerlerine hava gitmesi sağlanır. Göğüs kafesine baskı uygulanmasıyla da kalbin vücuda kan pompalaması sağlanır. Bu sayede öncelikle beyin olmak üzere organlara ve dokulara kan akışı devam edebilir. Eğitimi olan kişiler “göğüs kompresyonu + solunum” şeklinde, eğitimi olmayan kişiler ise sadece “göğüs kompresyonu” şeklinde uygulama yapabilir.
CPR Ne Zaman Yapılır?
Kardiyak arrest, kalbin durmasıyla birlikte vücuttaki kan dolaşımının kesilmesidir. Genellikle kalp ritminin düzensizlikleri sonucu oluşur. Kardiyak arrest vakalarının %75’i evlerde meydana gelir. Özellikle evde yalnız olan kişilerin böyle bir durumla karşılaşması oldukça ölümcül sonuçlar doğurabilir. Tek başına kardiyak arrest yaşayan kişilerde ölüm oranı yüksektir.
Eğer yakınımızdaki biri fenalaşırsa öncelikle soğukkanlı olmak ve rahatsızlanan kişinin yaşamsal fonksiyonlarını kontrol etmek gerekir. Mantıklı düşünmeli ve panik olmadan hareket edilmelidir. Bu tip olaylarda saniyeler bile çok önemlidir. 3-5 saniye mantıklı düşünmek için geçen süre panik halindeki 3-5 dakikadan çok daha kısadır ve hayat kurtarabilir. Hastanın o anki yaşadığı sorun izlenmeli ve anlamaya çalışılmalıdır. Rahatsızlanan hastanın büyük bir ihtimalle ilk anda bilinci hala açık olacaktır ve hareketleriyle iletişim kurabilecektir. Çevresindekileri hala duyabiliyor ve söylenenlere tepki verebiliyor olacaktır. Kişinin yaşadığı sıkıntı bilinci kapanmadan önce tespit edilebilir. Bu süreç çok önemlidir.
Kardiyak Arrest Belirtileri Nelerdir?
“Kardiyak arrest” öncesinde veya sonrasında aşağıdaki belirtilerin bir kısmı veya hepsi görülebilir:
- Kalp çarpıntısı
- Bayılma
- Bayılmadan hemen önce baş dönmesi ve sersemlik hissi
- Göğüs ağrısı
- Bulantı ve kusma
- Bilinç kaybı
- Nabız alamama, tansiyonun sıfıra düşmesi
- Anormal nefes alıp verme
- Solunumun durması
Yukarıda belirtilen sorunların bir kısmı hasta tarafından da fark edilebilir. Ancak baygınlığa kadar geçen süre çok kısa olacaktır. Hasta, kendisi için herhangi bir önlem alacak vakti bulamayabilir.
Yakınınızdaki bir kişide kardiyak arrest belirtileri görürseniz sakin kalıp hemen 112 acil servisi aramalısınız. Yetkililere açık adresi bildirip, verilecek talimatlara uymalısınız. Sonrasında yapmanız gereken, ilk yardım uygulamaları için hazırlanmaktır. Hastanın yanında birden fazla kişi varsa zaman kaybetmemek için biri çevreden yardım isterken diğeri CPR’a başlamalıdır.
Önemli not: Evdeyseniz ve hastanın yanında tek kişiyseniz dış kapıyı açık bırakmayı unutmayın. Size yardıma gelen kişiler olabilir. Böylece, kapıyı açmak için CPR’ı yarıda bırakmak zorunda kalmazsınız.
Çevrede doktor, hemşire veya sağlık çalışanı varsa onlardan yardım istemelisiniz. Eğer yoksa ambulans ve sağlık ekipleri gelene kadar hastanın hayatta kalabilmesi için CPR’a kesintisiz devam etmelisiniz. Kalbi ve solunumu duran kişiye zamanında ilk yardım uygulanmazsa, 10 dakika kadar oksijensiz kalan beyin geri dönüşümsüz şekilde hasar görmeye başlayacaktır. Hasta hayata geri dönse bile vücudunda kalıcı hasarlar oluşabilir. Bu nedenle en kısa sürede CPR’a başlanmalı ve sağlık ekipleri gelene kadar da durmadan devam edilmelidir.
Solunum Yolu Tıkanıklığı Nasıl Anlaşılır?
Solunum yolunun kısmi tıkanık olduğu durumda kişi nefes alabilir, öksürebilir, konuşabilir veya ses çıkarabilir. Tam tıkanıklık durumunda ise nefes alamaz, konuşamaz, acı çeker ve ellerini refleks olarak boynuna götürür. Tıkanıklığın hangi seviyede olduğu hastanın hareketlerinden anlaşılabilir.
Eğer solunum yolu tıkalıysa, öncelikle tıkanıklığa neden olan maddeler ağızdan ve boğazdan temizlenmelidir. Bu işlem esnasında hasta, omurga kırığı ihtimaline karşı olabildiğince az hareket ettirilmeli ve sağa sola çevrilmemelidir. Son yıllarda dolaşımın solunumdan daha öncelikli olduğuna kanaat getirilmiştir. Solunum dursa bile kanda bulunan oksijen gazı bir süre daha yaşamsal fonksiyonların devam etmesini sağlayabilir. Bu nedenle temizleme hızlı bir şekilde tamamlanamıyorsa beyne kan gidebilmesi için kalp masajına başlanmalıdır. Eğer suni solunum yapılacaksa solunum yolunun temiz ve açık olması gerektiği unutulmamalıdır. Solunum yolu tamamen temizlenmediyse suni solunum esnasında tıkanıklık tekrar oluşabilir.
Yetişkinlerde CPR Nasıl Yapılır?
Hastaya öncelikle basit sorular sorarak, cevap verip vermediği kontrol edilir. Şok ihtimaline karşı hastanın omzuna elle vurularak bilinç kontrolü yapılır. Ellerle göz takibi sağlanır. Bunların sonucunda hastadan cevap alınamıyorsa ve kardiyak arrest belirtileri söz konusuysa vakit kaybetmeden CPR’a başlanır.
Eğer çevrede birkaç kişi varsa, CPR’ı uygulayacak kişi diğerlerini yardım çağırmaları için görevlendirebilir. Kurtarıcı tek başınaysa önce 112 acil servisi aramalıdır. Acil servisle görüşürken hastanın yanından ayrılmamalı ve acil servis yetkilisinin talimatlarına uyulmalıdır.
İlk yardım uygulayacak kişi öncelikli olarak kendi güvenliğinin, sonra çevre ve hasta güvenliğinin sağlandığından emin olmalıdır.
Hasta düz ve sert bir zemine mümkün olduğu kadar az hareket ettirilerek sırt üstü yatırılmalıdır.
Yaşanan olaydan dolayı hastanın boyun veya omurga travması söz konusu olabilir. Bu nedenle çok dikkatli bir şekilde müdahale edilmesi gerekir. Hatta boyun bölümü olabildiğince sabitlenmelidir.
Solunum yolunun tıkanıklığını kontrol etmek için birkaç teknik vardır. Boyun travması şüphesi varsa, alt çene çekme (jaw thrust) manevrası uygulanır. Travma şüphesi yoksa, bir elle hastanın alnı diğer elle de çenesi tutularak başı geriye doğru itilir. Buna da baş geri çene yukarı (head tilt chin lift) manevrası adı verilir. Bu yöntemler sayesinde solunum yolu açılacaktır, hastanın nefes alıp almadığı ve solunum yolunun bir nesne tarafından tıkanıp tıkanmadığı daha kolay bir şekilde kontrol edilebilir hale gelecektir. Hastanın dil kökü geriye doğru düştüyse solunum yolunu tıkama ihtimali yüksektir. El yordamıyla hastanın dili yana doğru kaydırılarak tıkanıklık açılmalıdır. Eğer farklı bir nesne solunum yolunu tıkadıysa yine el yordamıyla hastanın ağzının içi temizlenmelidir. Bu işlemler hasta yan çevrilerek daha kolay yapılabilir. Boyun ve omurga travması söz konusuysa hastanın olabildiğince az hareket ettirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tıkanıklık açıldıktan sonra hastanın yan tarafına geçerek CPR’a başlanabilir. İkinci bir yardımcı varsa, solunum yolu açıklığı manevrasını sağlayıp hastanın baş ucunda hazır olarak beklemelidir.
Kurtarıcı kişi bir sağlıkçıysa en az 10 saniye süreyle nabız kontrolü yapmalıdır. Sağlıkçı olmayan birinin nabız kontrolü yapmaması önerilir. Çünkü panik halindeyken vücuttaki adrenalin seviyesi yükseldiği için kişi kendi nabzını duyabilir ve bu durum hatalı uygulamalara sebebiyet verebilir. Yalnızca göğüs kompresyonu yapmak bile dolaşımda var olan kanı vücuda pompaladığı için hastanın beyin ölümünü geciktirir ve yardım gelene kadar zaman kazandırır.
Kişi nefes almıyorsa ve kalp atışı yoksa, burnu kapatılır ve ağız yoluyla iki saniye boyunca “ilk kurtarıcı nefes” üflenir. Hava geçirgenliği olan bir bez ağız üzerine konularak hijyen sağlanabilir. Ağız yoluyla verilen nefes ile hastanın göğüs kafesinin yukarı doğru hareket etmesi gerekir. Göğüs kafesi hareket etmezse nefes vermeye devam edilmelidir. Güçlü şekilde nefes üflenmesine rağmen hastanın göğüs kafesi hareket etmiyorsa solunum yolunda bir tıkanıklık söz konusu olabilir. Bu tıkanıklığın temizlenmesi gerekir. Temizleme işleminden sonra kurtarıcı, derin nefesler alıp hastanın göğüs kafesi yükselene kadar üflemeye devam etmelidir. Hastanın akciğerlerine en az “dakikada 1 litre” kapasiteyle hava üflenmelidir. Bu hacim, her iki yanağı balon üfler gibi şişirerek sağlanabilir.
Önemli not: Dışarı üflediğimiz havanın tamamı karbondioksit gazı değildir. Bir kişiye verdiğimiz solukta, onun ihtiyacını karşılayacak kadar oksijen vardır.
Hastaya 2 kere nefes verdikten ve göğüs kafesinin hareket ettiğini gördükten sonra kalp masajına başlanabilir. Sternum (iman tahtası veya göğüs kemiği) olarak bilinen bölümün alt ve üst noktaları gözle belirlenir. Hayali olarak iki eşit parçaya ayrılır. Tespit edilen alt bölümün ortasına avuç içinin bilekle birleştiği kısım yerleştirir. Diğer el, hastanın göğüs kafesinin üzerine yerleştirilen elin üzerine koyulur ve altta kalan elin parmakları göğüs kafesine değmeyecek şekilde yukarı kaldırılır. Bunun sebebi, uygulanacak baskının kaburgalara zarar vermesini önlemek ve gücün doğrudan sternuma iletilmesini sağlamaktır. El pozisyonu bozulmadan ve kollar düz tutularak dik bir açıyla omuz ve belden destek alarak kalp masajına başlanır. Bastırma süresi, serbest bırakma süresine eşit olmalıdır. Gevşetme fazında uygulanan baskı tamamen azaltılarak göğsün normal pozisyonuna dönmesine izin verilmelidir. Bunu yaparken eller, hastanın cildinden tamamen ayrılacak şekilde kaldırılmamalıdır.
Önemli not: Kalbi çalışan bir hastaya kalp masajı uygulamanın zarar verme olasılığı zayıftır.
Kurtarıcı kendi gövdesini hastanın gövdesine paralel olacak şekilde konumlandırmalıdır. Gücü etkili şekilde iletmek için kollar vücuda dik bir açıyla tutulmalıdır. Aksi halde kurtarıcı fazla efor sarf ederek hızla yorulur. Vücut ağırlığıyla, omuz ve belden de destek alarak, hastanın göğüs kafesi en az 5 cm aşağı inecek şekilde bastırılır ve bırakılır. Baskı 6 cm’den fazla olmamalıdır. Bu şekilde dakikada 100-120 baskı hızıyla, yaklaşık saniyede bir defadan daha hızlı olacak şekilde 30 kere baskı uygulanır. 30 baskı yaklaşık 18 saniye kadar sürmelidir. Kalp masajını sayarken tek basamaklı sayılar arasında “ve” demek suretiyle ritim ayarlanabilir (örneğin: 1 ve 2 ve 3 ve 4 ve 5 ve 6 ve 7 ve …), çift basamaklı sayıların söylenişi daha uzun sürdüğü için bunların arasına “ve” kelimesini eklemeye gerek yoktur (örneğin: … 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30). Sonrasında, hastanın solunum yolu uygun manevra ile açık hale getirilerek tekrar 2 nefes verilir. Hasta kendiliğinden nefes alıp verene veya sağlık ekipleri gelene kadar 2 nefes ve 30 kalp masajı şeklinde CPR’a devam edilir. 2 nefes ve 30 kalp masajı turuna “1 siklus” adı verilir. Her 5 siklus tamamlandığında hastadaki yaşamsal bulgular hızlıca kontrol edilmelidir.
Kurtarıcı tek kişiyse kalp masajı ve suni solunum geçişlerinde çok hızlı hareket etmelidir. Hastanın yanında iki kişi varsa biri kalp masajı yaparken diğeri akciğerlere hava üflemeye (suni solunuma) devam edebilir. Yetişkinlerde suni solunum hızı dakikada 15-20 civarı olmalıdır. Kalp masajı çok yorucu bir işlem olduğu için 2 dakikada bir diğer kişiyle yer değiştirilebilir.
Suni solunum eğitimi olmayan veya herhangi bir nedenle suni solunum yapamayacak durumda olan kişiler yardım gelene kadar sadece kalp masajına devam edilebilirler. Kanda bulunan mevcut oksijen yaşamsal fonksiyonlar için bir süre daha yeterli olacaktır.
CPR’ın ABC’si diye tanımlanan solunum yolu, nefes ve dolaşım sıralaması son yıllarda CAB şeklinde değiştirilmiştir. Önem sırasına göre solunum yolu, nefes, dolaşım olan düzen dolaşım, solunum yolu ve nefes halini almıştır. Burada en önemli olan kısım kan dolaşımının devamını sağlamaktır. Diğerleri sırayla solunum yolunun açılması (solunum yolu) ve suni solunumun (nefes) yapılmasıdır. Dünya çapında, uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmeler sonucu bu şekilde bir değişiklik uygun görülmüştür.
C = Circulation = Dolaşım
A = Airway = Solunum yolu
B = Breathing = Nefes
Solunum ve kalp atışı geri geldiyse hasta yan tarafına döndürülerek iyileşme (recovery) pozisyonu verilmeli ve yaşamsal fonksiyonları düzenli olarak kontrol edilmelidir. Travma şüphesi olan hastaların hareket etmemesi gerektiği de unutulmamalıdır.
Çocuklarda ve Bebeklerde CPR Nasıl Yapılır?
Yetişkinlere, çocuklara ve hatta bebeklere bile uygulanabilen hayat kurtarma yöntemine CPR adı verilir. Ani solunum veya kalp durması gibi rahatsızlıklar yetişkinlerde görülebildiği gibi çocuklarda ve bebeklerde de görülebilir. Acil durumlarda hiç vakit kaybetmeden CPR uygulandığında birçok bebek ve çocuk hastanın hayatı kurtulabilir. Uygulamanın teknikleri yetişkinlerde, çocuklarda ve bebeklerde birbirinden biraz farklıdır.
Bebeklere ve çocuklara uygulanan CPR teknikleriyle yetişkinlere uygulananlar arasında farklar vardır. Müdahale edilen kişiler çocuk veya bebek olursa uygulama biraz daha hassas yapılmalıdır. Müdahale esnasında yapılan yanlışlar olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle doğru tekniklerin uygulanması gerekir.
Bebeklerde ve çocuklarda ani kalp durması erişkinlere göre daha ender görülür. Çocuklarda solunum ve kan dolaşımı genellikle bir süreç içinde bozulur, sonrasında kalp ve solunum durması gelişir. Bu durumun aniden olması nadir görülür. Çocukların acil yardıma ihtiyaç duyacağı daha önceden anlaşılabilir ve önlem alınabilir. Yanlış müdahale yapmamak için de hem yetişkin hem çocuk hem de bebekler için uygulanması gereken hayat kurtarma teknikleri detaylı şekilde öğrenilmelidir.
Çocuklarda uygulanan temel yaşam desteğinin, 8 yaşının altında ve üstünde olmak üzere bazı farkları vardır. Bunlardan en önemlisi: 8 yaşından küçük çocuklarda genellikle solunum problemleri ön planda olduğundan öncelikle beş siklus (yaklaşık iki dakika) CPR yapılmalı ve sonra 112 acil servis aranmalıdır. Eğer çocuk 8 yaşından büyükse genellikle kalple ilgili problemler ön planda olduğundan ve elektroşok gerekebileceğinden, önce 112 acil servis aranmalı sonrasında CPR uygulamasına başlanmalıdır. Buradaki birkaç saniyelik süre farkı bile çok önemlidir. Hastayı doğru ve hızlı şekilde tahlil etmek ve hemen karar vermek gerekir.
Bilinci kapalı bir bebekte solunum yolu tıkanmasının en sık görülen nedeni ise başın öne doğru eğilmesi ve dilin arkaya düşmesidir. Travma şüphesi yoksa, bebeğin omuzları altına bir havlu veya kıyafet konularak başı geriye doğru yatırılır. Böylece kapanan solunum yolu kolayca açılmış olur. Eğer travmadan şüpheleniliyorsa bebeğin boynunun stabil hale getirilmesi gerekir. Omurga yaralanması varsa hasta, sarsılmadan ve mevcut vücut pozisyonu korunarak hareket ettirilmelidir. Bir yaşın altındaki bebeklerin, bilinçleri açık olsa bile sözlü iletişime geçemeyecekleri için hareketlerine ve dış görünüşlerine bakarak karar verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Acil durumda ilk olarak hastanın nabzı kontrol edilmeli ve atmadığı tespit edilirse vakit kaybetmeden kalp masajına başlanmalıdır. 8 yaşına kadar olan çocuklarda kalp masajı tek elle, bebeklerde ise 2 veya 3 parmak kullanılarak yapılır. Bebeklerin vücut dokuları çok hassas olduğu için kalp masajını aşırı baskı oluşturmadan yapmak gerekir. Kalp masajı için bebeğin göğüs merkezi (iki meme ucunun altındaki hattın ortası) belirlenir. Göğüs kemiği (sternum) 4 cm kadar aşağı (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) inecek şekilde bastırılır. Masajın hızı dakikada 100 kere (yaklaşık olarak saniyede iki bası) olmalıdır. Kurtarıcı kişi sayısı fazlaysa her 15, kurtarıcı tek kişiyse her 30 kalp masajından sonra 2 kere suni solunum yapılmalıdır. Bu işlemler sağlık ekipleri gelene kadar devam ettirilmelidir. Bebeklere uygulanan temel yaşam desteğinde kurtarıcı tek kişiyse öncelikle beş siklus (yaklaşık iki dakika) CPR yapıldıktan sonra 112 acil servisin aranması gerektiği unutulmamalıdır.
1-8 yaş arası çocuklarda kalp masajı dakikada 100 kere olacak şekilde yapılmalıdır. Bu da yaklaşık olarak saniyede iki kalp masajına tekabül eder. Her beş döngüde bir, yani yaklaşık her iki dakikada bir çocuk tekrar değerlendirilir. 1-8 yaş arası çocuklarda kalp masajı/suni solunum oranı “30/2″dir. Her 30 kalp masajından sonra 2 kere solunum yaptırılır. Bebeklerde olduğu gibi 1-8 yaş arası çocuklara uygulanan temel yaşam desteğinde de kurtarıcı tek kişiyse öncelikle beş siklus (yaklaşık iki dakika) CPR yapıldıktan sonra 112 acil servisin aranması gerektiği unutulmamalıdır.
Bebeklere suni solunum yaparken kurtarıcının ağzı hastanın hem burnunu hem de ağzını kapatacak şekilde konumlandırılır. Bebeklik döneminden çıkmış çocuklarda ve yetişkinlerde hastanın burnu elle kapatılarak sadece ağız yoluyla solunum yaptırılır.
Sekiz yaşından büyük çocuklara uygulanan CPR teknikleri, bebeklere ve küçük çocuklara uygulanandan biraz daha farklıdır. Vücut dokuları geliştiği için kalp masajı daha sert olabilir. Ayrıca bazı durumlarda göğüs basısı esnasında iki elin birden kullanılması da gerekebilir.
Bebek ve çocuklarda solunum yolunun yabancı bir cisimle (yiyecek, oyuncak parçaları ve benzeri) tam olarak tıkanması durumunda birkaç belirti görülebilir. Solunum yolu tamamen tıkanırsa çocuk nefes alamaz, ses çıkaramaz veya öksüremez. Solunum yolu kısmen tıkanırsa ani solunum sıkıntısı görülür, zayıf ve sessiz bir şekilde öksürme olabilir ve hırıltı duyulabilir. Tıkanma durumlarında öncelikle solunum yolunun açılması gerekir.
Bebeklerde tıkalı solunum yolunu açmak için dönüşümlü olarak “sırt vuruşu” (her saniyede bir vuruş olacak şekilde skapulalar arasına 5 kez) ve “diyafram basısı” (diyaframın üst bölümüne 5 kez) yapılır. Bu döngüye, yabancı cisim çıkana veya bebeğin bilinci kapanana kadar devam edilmelidir. Bebeğin bilinci kapanırsa acil olarak CPR uygulamasına başlanmalıdır.
Çocuklarda tıkalı solunum yolunu açmak için birkaç farklı yöntem uygulanabilir. Bilinci kapalıysa baş geri çene yukarı (head tilt chin lift) manevrası ile çocuğun ağzı açılır. Ağız içinde yabancı cisim görülürse çıkartılır. Yabancı bir cisim aramak üzere çocuğun ağzına bilinçsizce parmak sokmamak gerekir. Ağız içi temizlendikten sonra acil olarak CPR uygulamasına başlanır.
CPR Riskli Midir?
CPR uygulamasının ölümcül bir riski yoktur. Aksine, binlerce kişi bu sayede hayata geri dönmektedir. CPR yapılırken göğüs üzerine uygulanan baskı dokulara zarar verebilir ya da kaburga kemiklerini kırabilir. Buna rağmen hastanın hayatta kalabilmesi daha önemlidir. Doğru tekniklerle, hastaya en az şekilde zarar vererek veya hiç zarar vermeden, hayat kurtarmak mümkündür.
Enfeksiyon bulaşması da çok nadir görülmektedir. AIDS gibi hastalıkların bulaştığına dair bir kayıt mevcut değildir. Yine de hastalıkların bulaşma riskine karşı olabildiğince hijyen kurallarına uyulması gerekir.
CPR, ilk yardımın en önemli bölümünü teşkil eder ve hayat kurtarıcıdır. Doğru şekilde uygulandığında tehlikeli değildir. Eksik veya hatalı uygulamalar tehlikelidir. Bu nedenle, doğru teknikler öğrenilmeli ve yetişkin, çocuk ve bebek hastalardaki farklara dikkat ederek uygulanmalıdır.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.