İzmir’de Kadın Hastalıkları ve Tedavilerde Farkındalık Semineri

İzmir Özel Sağlık Hastanesi’nin düzenlediği anne ve kadın sağlığı farkındalık seminerinde uzman hekimler, Mimar Sinan Mahallesi sakinlerini kadın hastalıkları ve tedavileri konusunda bilgilendirdi.

Seminer kapsamında ayrıntılı sunumlar gerçekleştiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gayem İnayet Çelik, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzm. Op. Dr. Gülçin Çetin Uysal ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Öğr. Gör. Dr. Şerafettin Özdoğan katılımcıların sorularını da yanıtladı.

HPV ve Rahim ağzı kanseri konusunda açıklamalarda bulunan Op. Dr. Gülçin Çetin Uysal, rahim ağzı kanserine yüzde 99 oranında HPV virüsünün neden olduğunu belirterek hastalıktan korunmak için aşı olunması gerektiğine dikkat çekti.

Uysal, hastalıktan korunma ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi: “HPV virüsü başta cinsel yolla olmak üzere; mukoza ve cilt yoluyla bulaşır. HPV, rahim ağzı kanserinin yanı sıra; vajen, vulva, anal kanal kanserlerine de yol açabilmektedir. Son araştırmalara göre meme kanserinden sonra rahim ağzı kanseri ikinci sırada görülmektedir. Erken yaşta cinsellik, çoklu partner, sigara, kötü beslenme, ko-enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları ve doğum sayısı gibi etkenler risk faktörünü artırmaktadır. Korunma için aşılanma, rahim ağzı kanser taramaları, tek eşlilik ve kondom kullanılması önem taşımaktadır. HPV aşısının 9 yaşından itibaren kız ve erkek çocuklara uygulanması gerekmektedir. 18 yaşın altındaki tek bir doz bile yüzde 92 oranında koruyucudur”

İDRAR KAÇIRMA, SOSYAL VE PSİKOLOJİK SORUNLARA NEDEN OLUYOR

İdrar kaçırma, mesane ve rahim sarkması problemleri hakkında bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gayem İnayet Çelik de, bu hastalıkların hem sosyal hem de psikolojik sorunlar yarattığını ve uzman hekim gözetiminde tedavi edilebildiğini söyledi.

İleri yaşla birlikte kadınlarda daha sık görülen idrar kaçırma konusunda bilgi veren Gayem Çelik, “İdrar kaçırma kontrol edilemeyen ve istemsiz idrar tutamama halidir. Her yaşta olabilse de ileri yaşta daha sık görülür. Eğer sürekli tekrarlıyorsa hastalık olarak kabul edilir. İdrar kaçırma kişinin yaşam konforunu bozar. Her iki cinste de görülmekle birlikte, kadınlarda daha sık rastlanır. Hapşırma, ağır kaldırma, sinir ve kas zayıflıkları gibi nedenlerle ortaya çıkan stres tipi ve kontrolsüz şekilde idrar tutamama hali görülen sıkışma tipi olarak iki tipi vardır. Obezite, ileri yaş, kronik kabızlık, genetik yatkınlık, vajinal enfeksiyonlar, şeker hastalığı, zor doğumlar risk faktörünü artırmaktadır. Hastanın durumuna göre ilaç ve Meş cerrahisi tedavilerinin yanı sıra; pelvik taban rehabilitasyonu da uygulanabilir. Pelvik organ prolapsusu (POP) ise rahim idrar kesesi kalın bağırsak gibi organların vajinadan dışarı doğru çıkmasıdır. Erken evrede pelvik taban rehabilitasyonuyla organ fıtıklaşmasının önüne geçilebilir. İleri yaş, sık doğum, iri doğum, sürekli kabızlık, ağır kaldırmak ve genetik faktörler riski artırmaktadır. Hastalık ileri aşamadaysa cerrahi tedavi tek seçenek olarak uygulanmaktadır” diye konuştu.

KİŞİYE ÖZEL TANI VE TEDAVİ YÖNTEMİ UYGULUYORUZ

Seminerde pelvik taban rehabilitasyonunu anlatan Uzm. Dr. Şerafettin Özdoğan ise kişiye özel tedavi uyguladıklarını kaydetti.

Özdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Pelvik taban, leğen kemiğinin (pelvis) alt, iç kısmını örten, idrar yolu, rahim ağzı, kalın bağırsak ve rektuma destek oluşturan kas grubuna denir. Bu kas gruplarının uyum içinde çalışması önemlidir. Kaslar çeşitli şekilde hareketliliğini yitirebilir. Bazen sıkı, bazen de gevşek olabilir. İlerleyen yaş, hamilelik, çoğul gebelik, zorlu doğum, menopoz, pelvik bölge cerrahileri, kronik kabızlık, aşırı ıkınma, obezite, kronik öksürük, diyabet, sık idrar yolu enfeksiyonu gibi etkenler pelvik taban bozukluğuna neden olabilmektedir. Pelvik taban kaslarını rehabilite ederek idrar kaçırma ve kronik kabızlık, erken boşalma, ereksiyon problemlerinin de tedavi edilmesi mümkündür. Multidisipliner bir şekilde kişiye özel olarak değerlendirmeler yapılır. Sağlık problemine göre gerekirse ilgili birimlerde ürodinami, monometri gibi ölçümlerden sonra fizik tedavi kliniğinde kişinin pelvik taban, pelvis ve ilişkili beden yapılarıyla uyumu da değerlendirilerek tedavileri planlanmaktadır”

Uzm. Dr. Şerafettin Özdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pelvik taban rehabilitasyonu sadece pelvik taban kaslarının egzersizleri değildir. Bölgeye ilişkili bel ve karın kasları gibi yapılar da değerlendirilmelidir. Bazen kronik olan bel, sırt ağrılarının altında da pelvik taban ve pelvis fonksiyon bozuklukları olabilmektedir. Bazı hastalarda 2-3, bazılarında ise 8-10 seans olabilen pelvik taban rehabilitasyonu, bu konuda özel eğitimli ekip tarafından yine fizik tedavi kliniğinde yapılmaktadır. Pelvik taban rehabilitasyonu bazı hastalarda operasyon ihtiyacını azaltabileceği gibi, operasyon sonrasında da iyileşmeye katkı sağlamaktadır”