CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndan Eğitim Maratonu Basın Açıklaması

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı, 81 İl Başkanlığı ile eşzamanlı olarak Ankara’da düzenlenen ve Türkiye’deki eğitim sorunlarının ele alındığı 24 saatlik “Eğitim Maratonu” ile ilgili basın açıklaması yaptı. İl binasında gerçekleştirilen bu anlamlı duyuruya İstanbul İl Yönetimi de katıldı. Ortak yapılan açıklamada, eğitimdeki mevcut sorunlara dikkat çekilerek, “AKP iktidarı, bilerek ve isteyerek, kasti bir biçimde ülkemizde eğitimi baltalamıştır.” ifadelerine yer verildi.

CHP İstanbul İl Eğitim Sekreteri Ali Ekber Cömert tarafından okunan basın metninde öne çıkan başlıklar ise oldukça çarpıcıydı:

EĞİTİM SİSTEMİ NE ÇAĞDAŞ NE LAİK

Eğitim sistemimiz, günümüzde ne çağdaş ne laik ne de bilimsel bir hizmet anlayışına sahip. Eğitimin temel bileşenleri olan öğrenciler, öğretmenler, veliler, yöneticiler, hizmetliler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları, eğitimdeki birçok farklı başlık altında yaşanan sorunlardan ve eksikliklerden ciddi şekilde muzdarip. Ülkemizin en acil ve çözülmesi gereken alanı eğitimdir. Zamanla bu sorunlar ve eksiklikler daha da derinleşmekte, eğitim alanındaki yanlış uygulamalar sürdürülmektedir.

AKP EĞİTİMİ BALTALADI

AKP iktidarı, bilerek ve isteyerek, kasti bir biçimde ülkemizde eğitimi baltalamıştır. Liyakatsiz atamalarla eğitim sistemimizin kalitesi düşürülmüştür. Eğitim, dinî bir anlayışla şekillendirilmiş ve piyasa koşullarına tabi hale getirilmiştir. Köy okulları ve yatılı okullar kapatılmış; çocuklarımız, kilometrelerce uzaklardaki okullara, taşımalı eğitime mecbur bırakılmıştır. Deprem bölgelerindeki çocuklarımız hala birleştirilmiş sınıflarda eğitim almakta ve 20 metrekarelik konteynerlerde ailece yaşamaya devam etmektedir.

ULUSLARARASI ÖLÇÜLERE GÖRE 2002’İNİN GERİSİNDEYİZ

Bugün ülkemizin gençliği, sınavlarda her yıl daha düşük ortalamalar elde etmektedir. Uluslararası ölçme ve değerlendirme sonuçlarına göre, 2002 öncesine göre geriye gidiş yaşanmaktadır. 81 ülke ve bölgede 15 yaşındaki gençlerin okuma, matematik ve fen bilgisi seviyelerinin değerlendirildiği 2022 PISA araştırmasında Türkiye, matematikte 39, fende 34, okumada ise 36’ıncı sırada yer almıştır. Eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe her geçen yıl düşürülmekte; buna karşın iktidar, ÇEDES projesi gibi pedagojik olmayan uygulamalarla çocuklarımıza camide bowling oynatma ya da maket mezarlarda ağıt yaktırma gibi gereksiz işler yaptırmaktadır. İktidar, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi çağdışı ve laiklik karşıtı uygulamalarla meşguldür ve gerçek sorunları görmezden gelmektedir.

İKTİDAR MAARİF MODELİYLE KİNDAR VE DİNAR NESİL YETİŞTİRİYOR

Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın iddialarının aksine, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne bilimsel verilerle karşı çıkmaktayız. Çünkü bu program ihtiyaç analizi yapılmadan hazırlanmıştır ve eğitim programları geliştirme ilkelerine uygun değildir. Programın tartışılması için yeterli süre tanınmamış ve geri dönüşler için doğru araçlar belirlenmemiştir. İktidarın kindar ve dindar nesil yetiştirme ideali, makbul ve itaatkâr nesil yetiştirme istemiyle sürdürülmektedir. Bu nedenle partimiz, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli için Danıştay’a iptal ve yürütmeyi durdurma davası açmıştır.

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR

2002 yılında 68 bin olan atanmamış öğretmen sayısı, AKP iktidarında 1 milyona yükselmiştir. Öğretmenlerimiz okullarda şiddet görmekte ve bazıları öldürülmektedir. Yoksulluk sınırının altında maaşlarla; ücretli, sözleşmeli, aday öğretmen, uzman ve başöğretmen unvanlarıyla aynı dersi veren ama farklı maaş alan altı farklı öğretmen modeli yaratılmış, öğretmenlik mesleği itibarsızlaştırılmıştır. Bugün bir uzman öğretmen 41 bin 192, bir başöğretmen 44 bin 136 lira ücret almakta; fakat ülkemizde yoksulluk sınırı, Birleşik Kamu İş Mayıs 2024 Araştırması’na göre 59 bin 353, Türk İş Mayıs 2024 Araştırmasına göre 61 bin 788’dir.

MÜLAKAT YÜKSEK STANDARDI OLAN BİR ÖLÇME ARACI DEĞİL

Öğretmenlik Mesleği Kanunu gibi, hiç bir paydaşla görüşülmeden sunulan kanun teklifleri ile öğretmenlerin hakları hiçe sayılmış, diplomaları geçersiz sayılarak adaylık statüsüne düşürülmek istenmiştir. Böylece eğitim fakültelerinin işlevi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Mülakatlar, seçim vaadi olarak kalmış ve şimdiki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından “mülakat gibi mülakat yapacağız” söylemiyle devam ettirilmektedir. Mülakat, yüksek standardı olan bir ölçme aracı değildir; ancak iktidar, kendi söyleminin aksine, öğretmenlerimizi kendi amaçları doğrultusunda elemeye devam etmeye kararlıdır.

ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN ÖĞRETMENLER MAĞDUR EDİLİYOR

Mülakatla, Milli Eğitim Akademisi ile kendi istediği dışında tek bir öğretmenin bile çalışmasına imkan tanımayan iktidar, özel sektörde çalışan öğretmenlerin taban maaş hakkını göz ardı ederek binlerce öğretmeni mağdur etmeye devam etmektedir. 2022 KPSS sonuçları ile ek atama sözü verilen öğretmenlerin atamaları yapılmamış; engelli öğretmen atamaları yetersiz kalmış; ücretli ve sözleşmeli öğretmenlikle öğretmenlerimizin emekleri sömürülmeye devam etmiştir. Deprem bölgelerinde çifte mağduriyet yaşayan, atanmamış ya da okulu yıkıldığı için işsiz kalan, çocuklarından uzak kalmış görev bekleyen öğretmenlerimizin sorunları hala çözülmemiştir. Geçtiğimiz yıl eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in “Her 100 öğrenciye 1 rehber öğretmen” vaadi yerine, ÇEDES ile pedagojik formasyonu olmayan kişilerin okullara sokulması sağlanmıştır. Aynı bakanın “Uzman öğretmenler de artık 10 yıl değil, 5 yıl içerisinde bu sürece tabi olacaklar.” vaadi unutulmuştur.

3 YILDA 2.3 MİLYON ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OKULU BIRAKTI

KHK uygulamaları ile üniversitelerimizin demokratik işleyişine son verilmiş, özgür düşünce ve bilimsel üretimin yerleri olması gereken üniversitelerimiz tektipleştirilmiştir. Nitelikli öğretim görevlileri okullardan uzaklaştırılmış, öğrencilerin sosyal etkinlikleri dahi izne tabi tutulmuş ve engellenmiştir. Anayasa Mahkemesi, CHP’nin başvurusu üzerine verdiği kararda, üniversite rektörlerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmetmiştir. Üniversiteliler için yurt sorunu, bir barınamama sorununa dönüşmüş; yoksulluk, gençlerin üniversiteyi kazansa bile gidememesine yol açmıştır. Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’na göre, 2015 ile 2022 arasında 2.3 milyon üniversite öğrencisi okulu bırakmak zorunda kalmıştır.

MESEM’LER NEDENİYLE 616 ÇOCUK İŞ CİNAYETİNDE HAYATINI KAYBETTİ

Mesleki eğitim, Türkiye’nin eğitim gündeminin ana konularından biri olmaya devam etmektedir. MESEM’lerle çocuklarımız, iş öğrenen değil, iş gören bireyler haline getirilmiştir. Çocuklarımız, 4 gün işe 1 gün okula giderek okullardan uzaklaştırılmış ve yasal olmayan bir biçimde okul saati dışında, ağır işlerde çalıştırılmıştır. Yoksul ailelerin çocukları için tek seçenek haline gelen MESEM’lerde birçok çocuğumuz fiziksel ve ruhsal sorunlarla baş başa bırakılmıştır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin araştırmasına göre, 2013-2022 yılları arasında toplamda 616 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Alperen, Erol, Murat, Arda, Ömer, Ulaş, Zekai, Yiğit gibi çocuklarımız son bir yılda MESEM’lerde 336 öğrenci çıraklık yaparken iş kazası geçirmiş ve 9 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.

İKTİDAR YETERSİZ BESLENMEYİ GÖZARDI EDİYOR

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve sorumlu Bakanlarının, ekonomi bilimini göz ardı eden siyasal tercihleri ile Türkiye, derin bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Derin bir yoksullukla mücadele eden halkımız, çocuğunun beslenme çantasına bir yumurta bile koyamaz hale gelmiştir. Mahmut Özer’in 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının ikinci döneminde başlattığı okul öncesi ücretsiz yemek uygulaması, bir yıl bile sürmeden, yeni bakan Yusuf Tekin tarafından iptal edilmiştir. Oysa, bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su, çocukların sağlıklı gelişimi için hayati önem taşımaktadır. TÜİK 2022 verilerine göre, üç çocuktan biri (yüzde 35,3) ciddi maddi yoksulluk ve yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıyadır. Yetersiz beslenme, çocukların fiziksel gelişimini, okula hazır bulunuşluğunu, akademik başarısını ve okula devamını da etkilemektedir. Ancak iktidar, tüm bu sorunları görmezden gelmeye devam etmektedir.

Açıklamanın sonunda, 22 yıllık AKP iktidarının eğitim sisteminde yarattığı tahribata karşı Meclis’te ve sokakta mücadeleye devam edileceği vurgulanarak şu ifadeler kullanıldı: “Cumhuriyet Halk Partisi olarak eğitim mücadelemiz, dün olduğu gibi bugün ve yarın da devam edecektir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi AKP’nin karanlığına teslim etmeyeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. Laik, bilimsel, nitelikli, demokratik, kapsayıcı ve kamusal eğitim haktır.'”