Joe Biden’ın Adaylık Süreci ve Demokrat Parti’nin Stratejisi
Joe Biden’ın adaylıktan çekilme süreci oldukça karmaşık ve zorlu bir dönemden geçti. Ancak, Demokrat Parti, yeni adayıyla birlikte bir momentum yakalamayı başardı. Güncel anketlerin ortalamasına göre, Kamala Harris, şu anda Donald Trump’ın 4 puan önünde. Ancak, özellikle 2016 seçimlerine bakıldığında anketlerin yanıltıcı sonuçlar verebileceği gerçeği göz ardı edilemez. Bu nedenle, Demokratlar erken zafer ilan etme konusunda temkinli davranıyorlar.
Suikast Girişimi ve Seçim Gidişatı
Trump’a yönelik yapılan suikast girişiminin ardından, Cumhuriyetçiler arasında da benzer bir hava vardı. Ancak, Biden’ın çekilmesiyle birlikte seçimdeki gidişat tersine döndü.
Seçimlerde Belirleyici Konular
Bu seçimlerde öne çıkan iki kritik konu, göçmen krizi ve hayat pahalılığı. Bu iki mesele, seçimin sonucunu bir kez daha “salıncak eyaletler”de belirleyecek. Yüksek önemdeki bu 7 eyaletin çoğu, “pas kuşağı” olarak bilinen bölgelerde yer alıyor. Geçmişte birçok fabrikanın bulunduğu Michigan, Ohio ve Pennsylvania gibi eyaletler, şirketlerin ucuz iş gücü arayışıyla fabrikalarını yurtdışına taşımaları nedeniyle büyük ekonomik zorluklar yaşadı. Bu bölgelerde hala işçi sınıfı bulunsa da, eski gücüne kavuşamadı. Bugün, bu pas kuşağındaki eyaletler, seçim sonuçlarını belirlemede kritik bir rol oynayacak.
Müslüman Nüfusun Etkisi
Adaylar, kampanyalarını bu bölgelerde yoğunlaştırıyorlar çünkü salıncak eyaletlerdeki en ufak bir değişiklik, seçim galibini belirleyebilir. Örneğin, Michigan’daki Müslüman nüfusun etkisi önemli olabilir. Biden ve Harris yönetiminin kayıtsız şartsız İsrail desteği, parti içindeki ilerici grupların kendisinden uzaklaşmasına neden oldu. Cumhuriyetçilerde ise İsrail desteği tartışmaya kapalı durumda. Bu nedenle, Müslüman seçmenler ya sandığı protesto edecek ya da bağımsız adaylara yönelecek. Bağımsız adaylar arasında Filistin destekçisi olan Cornel West mevcut. Ancak bu hafta, teknik sebeplerden ötürü Michigan’da seçime giremeyeceği öğrenildi. Bu durum bile seçim dinamiklerini önemli ölçüde etkileyebilir.
Göçmen Politikaları ve Eleştiriler
Demokratların göçmen politikaları, ülkede ciddi şekilde eleştiriliyor. Muhafazakâr kaynaklara göre, Biden yönetimi döneminde ABD’ye 7.2 milyon yasadışı göçmen girişi oldu. Bunun başlıca sebepleri arasında Güney Amerika’daki politik karışıklıklar, Covid-19 döneminin getirdiği ekonomik zorluklar ve Demokratların Trump’a göre uyguladığı daha yumuşak sınır politikaları yer alıyor. Bu dört yıl boyunca sınır güvenliği meselesi, Kamala Harris’e verilmişti. Hatta Demokrat yanlısı olduğu bilinen CNN gibi medya kuruluşlarında, Harris’in imkânsız bir görevle karşı karşıya kaldığı yönünde eleştiriler yer aldı.
Hayat Pahalılığı ve Ekonomik Zorluklar
Bugün Trump, Harris’i başarısız sınır güvenliği politikası üzerinden yıpratmaya çalışıyor. İkinci önemli mesele ise hayat pahalılığı. Biden, Covid-19 sonrası işsizlik rakamlarındaki düşüşü öne sürerek ekonominin iyi olduğunu savunsa da, ABD halkı hayat pahalılığını ciddi bir şekilde hissediyor. Harris, bu durumu düzeltmek için fahiş fiyatlara sınır getireceğini duyurdu. Bu konu, ABD’de uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Harris’in açıklaması sonrasında Trump, onu “komünist” olmakla bile suçladı.
Seçim Yarışının Dinamikleri
Seçim yarışı, Biden’ın aday olduğu dönemde oldukça tek taraflıydı. 7 salıncak eyaletin tamamında Trump öndeydi. Ancak Kamala Harris’in adaylığıyla anketler altüst oldu. Harris, 2020 önseçimlerinde beklenenin altında bir performans sergilese de, sağlık sorunları yaşayan Biden’a kıyasla Demokrat seçmenlerde daha fazla heyecan yaratmayı başardı. Şu anda anketlerin ortalamasına göre, 4 puan önünde yer alıyor. Bu seçim süreci, dengelerin birkaç gün içinde tamamen değişebileceğini gösteriyor. Bu nedenle, her iki taraf da kendileri için olumlu görünen anketlere temkinli bir şekilde yaklaşıyor.
Münazara Stratejileri ve Gelecek
Trump, münazaralarda üstünlük sağlayacağına inanıyor. Kamala Harris’in daha önce verdiği röportajlarda pek hazır cevap olmaması ve adaylığı açıklandığından bu yana medyaya konuşmaması, Trump’ın münazaralarda avantajlı bir konumda olacağı izlenimini doğuruyor. Ancak, geçmişteki münazara deneyimlerinde Trump’ın agresif tutumunun toplumda olumsuz algılandığını unutmamak gerekir. Eğer Trump, eski hatalarını tekrar ederse, münazara sonrası hala geride kalabilir. Seçime az bir süre kalmış olmasına rağmen, bu seçim süreci birçok olayın yaşandığı bir dönemde olduğu için oldukça uzun bir süreç. Bu nedenle, seçimle ilgili kesin yorumlar yapmak için henüz erken olduğunu belirtmek önem taşıyor.