Özelleştirme İdaresi’nin İmar Planı Değişikliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tepkisi
Özelleştirme İdaresi, İzmir’in Seferihisar ilçesinde yer alan denize sıfır kamu arazilerinin imar planlarını değiştirerek bu alanları satışa çıkardı. Toplamda 50 bin metrekarelik bir kamu arazisi, üniversite alanı olarak belirlenmişken, yapılan imar planı değişikliği ile birlikte bu alanların satışa sunulması, Şehir Plancıları Odası’nın ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından da mahkemeye taşındı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, konuya ilişkin yaptığı basın açıklamasında, imar planı değişikliğinin kamu yararı taşımadığını vurguladı. Açıklamada yer alan önemli noktalar şunlardır:
- Yasal Uygunsuzluk: İmar planı değişikliği, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesine aykırı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
- Sosyal Altyapı Eksikliği: Yapılan değişiklik, sosyal ve teknik altyapı hizmetlerini iyileştirmemekte ve eşdeğer alanlar ayrılmamıştır.
- Kamu Yararı Zedelenmesi: Kamuya ayrılan alanların oranı yüzde 15’e düşürülmüş, bu durum yasal değerlerin çok altında kalmıştır.
- Kıyı Kanunu İhlali: Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmeliklere aykırı bir durum söz konusudur.
- Yetersiz Araştırma: Kısmi yapılaşmaya ilişkin gerekli araştırma ve analizler, imar planı değişikliğinde yer almamaktadır.
Bu sebeplerle, İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2022 yılında Danıştay 6. Daire Başkanlığı’na imar planı değişikliğinin iptali için dava açmıştır. Mahkemece atanan bilirkişiler tarafından hazırlanan rapor, 11 Temmuz 2024 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi lehine yayınlanmıştır. Raporda belirtilen bazı önemli hususlar şunlardır:
- “Üniversite Eğitim ve Dinlenme Alanı” kullanımının “Turizm-Ticaret Alanı” kullanımına dönüştürülmesinin sosyal donatı alanlarında azalmaya yol açacağı.
- Yatırımcı kuruluş olan üniversite ya da Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile imar planı değişikliği kapsamında görüş alışverişinde bulunulmamış olması.
- Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesindeki sosyal donatı dengelerini bozan bir değişiklik yapılması.
- Turizm Teşvik Kanunu çerçevesindeki özel koşullar haricinde yapılaşma koşullarında yoğunluk artışı sağlanması.
- 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na aykırı bir durumun ortaya çıkması.
- Sahil şeridinin belirlenmemesi ve kısmi yapılaşmanın olup olmadığına dair gerekli araştırmaların yapılmamış olması.
- Peyzaj öğeleriyle ilgili yeterli araştırma ve analizlerin bulunmaması.
Yukarıda belirtilen bilirkişi raporunun İzmir Büyükşehir Belediyesi lehine sonuçlandığı ve davanın planın iptali yönünde sonuçlanabileceği göz önünde bulundurulduğunda, İzmir Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından parselasyon planı yapılması ve alanın satışa çıkartılması, telafisi mümkün olmayan kamu zararına yol açacaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi, imar planı değişikliğine karşı açtığı davanın takipçisi olmaya devam edecektir. Ayrıca, askıdaki parselasyon planına itiraz edilmiş olup, bu konuda da dava açılacağı belirtilmiştir.