Muzaffer Komutan İzmir’e Kavuşuyor
Bu hafta hasret sona erecek; Muzaffer Komutan, İzmir’e ulaşacak. Tarihimizin bu önemli anını birlikte izleyelim. Falih Rıfkı (Atay) Bey, Yunan ordusunun şehirlerimizi yakıp yıkarak, halkımızı katlettiği günlerde, o günleri şöyle anlatmaktadır: “Ordu koşuyor, Yunanlılar şehir ve kasabalarımızı yakarak, dağlara kırlara kaçamayan halkımızı öldürerek, İngiliz donanmasının bulunduğu İzmir’e ulaşmaya can atıyorlardı.”
İstanbul’dan emir alan İzmir’deki yabancı devletlerin konsolosları, Mustafa Kemal’den görüşmek üzere buluşma yeri göstermesini istemişlerdi. Mustafa Kemal, “9 Eylül’de Nif’te buluşuruz” demiştir. Oysa, 9 Eylül tarihinde Türk askerleri İzmir’e, Akdeniz kıyılarına ulaşmışlardı.
Belkahve’den İzmir Manzarası
9 Eylül 1922 tarihinde, Muzaffer Komutan’ın Belkahve anılarını gazeteci Ruşen Eşref Bey’den dinleyelim: “Nif’e akşamüzeri vardık. Gazi, buradan İzmir’in kaç kilometre mesafede olduğunu sordu. Nifliler, İzmir’den 25-30 kilometre uzakta olduğumuzu söylediler. Başkumandan, civarda bir tepeden İzmir’i seyretmenin imkânı olup olmadığını sordu. Belkahve denilen yerden İzmir’in göründüğünü anlattılar. Bunun üzerine Gazi, otomobiline binerek Belkahve’ye hareket emrini verdi.”
Oraya vardığımızda, İzmir’in, üzerinde yabancı devletlerin gemilerinin durduğu körfezini görür görmez, birden: “Deniz!” diye bağırmışız. Gerçekten, oradan İzmir’in körfezi, Kadifekale ve diğer bazı yerler gayet iyi görülüyordu. Güneş bir kez daha batıyordu ve akşam alacakaranlık çökmek üzereydi ki, Türkiye’miz üzerinde sonsuza kadar kalacak olan bir manzarayı seyretmenin mutluluğunu tattık. Gazi, İzmir’de herhangi bir yangın belirtisi görmeyince, arkadaşlarına, “Eğer, bu güzel şehre bir şey olsaydı çok üzülürdüm” demiştir.
Muzaffer Komutan, İzmir özlemini 18 numaralı not defterine şöyle yansıtmıştır: “15 Mayıs 1919, İzmir’in işgali… Ben aynı günde İstanbul’u terk ettim. O kara günde Karadeniz’deydim. 3 sene ve 4 ay sonra da bugün Akdeniz’deyim.” Artık, 1240 günlük esaret bitmiş, kara günlerden sonra aydınlık günlere gelinmiştir.
Zaferin Müjdecisi
Aynı gün, Gazi Mustafa Kemal Paşa Belkahve’den İzmir’i seyrederken, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya dönerek şunları söylemiştir: “Paşam, Anadolu seferi yüz aklığı ile sona erdi. Bundan sonra başka işlerimize bakarız.” 10 Eylül tarihli Vakit gazetesinin haberinde, süvari kıtalarımızın dün saat dört ile beş arasında İzmir’e girdikleri ve İzmir kalesinde şanlı bayrağımızın dalgalandığı, şehirde sükûnetin hüküm sürdüğü belirtilmektedir.
Büyük Taarruz Anıları
17 Ağustos 1922 gününe ait bir anıyı Falih Rıfkı Bey, şöyle anlatır: “Büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Keçiören’de yakın adamlarıyla Ankara’da son gecesini geçirdi. Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu. Yanındakilere: ‘Hücum haberini alınca hesap ediniz. On beşinci gün İzmir’deyiz’ demişti. İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: ‘Bir gün yanılmışım’ dedi.”
Hacı Anesti’yi Arıyorum
Atatürk’ün sınıf arkadaşı Orgeneral Asım Gündüz’ün Sakarya Savaşı günlerine ait anılarını dinleyelim: “Yunan Genelkurmay Başkanı Hacı Anesti, cepheyi gezmiş, mevzileri görerek İzmir’e dönmüştü. Şölenin sonunda Reuter Ajansı muhabiri, Yunan Başkomutanına: ‘Cepheyi gezdiniz, Mustafa Kemal’i gördünüz mü?’ sorusuna; ‘Ne? Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Ben böyle bir komutan tanımıyorum.’ demişti. Mustafa Kemal Paşa, ancak palikarya ruhunun düzeyinde olan bu terbiyesizliği duyuyor, fakat vereceği cevabı gününe ve zamana bırakıyordu.
İşte bu zaman; 9 Eylül 1922 günü gelmişti. Son Yunan kırıntıları da İzmir sularına gömülmüştü. Yirminci yüzyılın en büyük zaferinin Türk Başkomutanı, artık kendisinin çevresinde olan aynı Reuter Ajansı muhabirine kendisine yakışan zarif gülümsemesiyle soruyor; ‘İki haftadır cephedeyim. Her tarafta Hacı Anesti’yi arıyorum, gördünüz mü?’”
Zafer Telgrafı
Muzaffer Türk Ordusu, İzmir’de 9 Eylül 1922 günü, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Temsilciler Heyeti Başkanı Rauf Bey’e şu telgrafı çekmiştir: “Birliklerimiz İzmir doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bu gün 9 Eylül 1922, mağlup düşmanla birlikte İzmir’imize zaferle girdi. Vapurlara binmesi yasaklanan düşman subayları ve erleri teslim olmaktadır. Ben yarın öğleden itibaren İzmir’de bulunacağım.” Aynı akşam, Başkomutan, Türk ordusuna şu kutlama mesajını göndermiştir:
“İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayreti ve fedakârlığı saygı ve takdirle anarım. Elde edilen büyük zaferin gerçek yaratıcısı olan değerli arkadaşlarıma samimiyetimle teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların, bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı başarı ve fedakârlığı gösterme yarışına gireceğine inancım tamdır.”
9 Eylül 2024, Ahmet Gürel