Üzüm Üreticiliğine Geçiş: Beytullah Efe’nin Hikayesi
Konya Selçuk Üniversitesi‘nden elektrik elektronik mühendisliği diplomasını alarak mezun olan Beytullah Efe, iki yıl mühendislik sektöründe çalıştıktan sonra baba mesleği olan üzüm üreticiliğine adım attı. Merkeze bağlı Güzel Yalı köyünde, başlangıçta babasının 10 dönümlük bağı ile ilgilenmeye başlayan 30 yaşındaki Efe, çevresinin desteği ile bu alanı zamanla 50 dönümün üzerine çıkardı. Ürettiği üzüm, özellikle raf ömrü uzun olduğu için büyük bir taleple karşılanıyor ve yurt dışına da ihraç ediliyor.
Elde ettiği gelirle ilgili eleştirilerle karşılaşsa da, bu işten kazandığı gelirin 4-5 mühendis maaşı kadar olduğunu vurgulayan Efe, haftanın sadece 2-3 günü çalışarak, özgürce ve severek üretim yapmanın mutluluğunu yaşıyor. Mühendislik ile tarımın nasıl başarılı bir şekilde birleşebileceğinin örneklerinden biri olan Efe, şimdi ise hasat ettiği ağın beyazı cinsi üzümleri Türkiye’nin birçok noktasına tırlarla gönderiyor.
“Ürettiğimiz Üzüm Türkiye’de Bilinen Bir Ürün”
Mühendislikten çiftçiliğe geçiş süreci hakkında bilgi veren Beytullah Efe, “Elektrik elektronik mühendisiyim. Konya Selçuk Üniversitesi’nden mezunum. Okulu bitirdikten sonra yaklaşık iki sene mühendislik yaptım. Ancak daha sonrasında tarımın bana daha cazip geldiğini fark ettim. Evimizin tek erkek çocuğu olmam ve babamı örnek almam nedeniyle, babamın ektiği 10 dönümlük bağda üzüm üretmeye başladım. Benim katılımımla birlikte çevremdekilerin de yardımıyla büyük bir potansiyel hissettim. Şu anda 50 dönümün üzerinde bir alanda üzüm üreticiliği yapıyorum. Ürettiğimiz üzüm, Türkiye’de bilinen ve yüksek talep gören bir ürün. Özellikle raf ömrünün uzun olmasından dolayı oldukça fazla ilgi ile karşılaşıyoruz.” dedi.
Sermaye konusunda herhangi bir sorun yaşamadıklarını ancak ürünlerini pazarlamak için entegre bir tesis kurma ihtiyacı duyduklarını ifade eden Efe, “Bazı insanlar neden mühendis değil de çiftçi olduğumu sorgulayabiliyor. Ancak bu işten elde ettiğimiz gelir, 4-5 mühendis maaşı kadar. Ayrıca bu iş sayesinde özgürüm. Kendime zaman ayırabiliyorum. Haftanın 6-7 günü yerine sadece 2-3 gün istekle ve severek çalışarak ürünlerimizi üretebiliyoruz. Bu durumdan dolayı mutluyuz. Ürünlerimizi Türkiye’nin pek çok şehrine ve yurtdışına gönderebiliyoruz. Ancak yaşadığımız en büyük sorun, ürünlerimizi işleyememek. Biz, ürünlerimizi ham olarak satmak istemiyoruz; onlara katma değer katmayı ve işlemeyi arzuluyoruz. Bunun yolu da entegre tesis kurmaktan geçiyor. Bu alanda bazı zorluklarla karşılaşıyoruz.” şeklinde konuştu.