Moldova, ülkenin Avrupa Birliği üyeliği için yapılacak referanduma müdahale etmekle Moskova’yı suçladı ve bunun için önemli miktarda para harcandığını, insanların aleyhine döndürülüp oylamayı etkilemek amacıyla yapıldığını iddia etti.
Perşembe günü basına konuşan Ulusal Polis Şefi Viorel Cernautanu, 130.000’den fazla Moldovalının, Kremlin yanlısı adayları desteklemek üzere bir Rus ağı tarafından rüşvet verildiğini ve bu durumun ülkenin AB ile daha yakınlaşma çabalarını engellemeye yönelik olduğunu söyledi.
20 Ekim’de yapılacak başkanlık seçimleriyle birlikte, ülkenin AB üyeliği için başvurmasını destekleyip desteklemeyeceği üzerine bir referandum yapılacak olması, yolsuzluk konusunda endişeleri artırdı.
“Evet” oyu, Batı yanlısı liderlik ile ülkenin doğusundaki Moskova yanlısı ayrılıkçı Transdinyester bölgesi arasında daha fazla gerilime yol açabilir.
Cernautanu, durumu “eşi benzeri görülmemiş, doğrudan bir saldırı” olarak nitelendirdi ve yalnızca Eylül ayında Rusya’nın Promsvyazbank’ında açılan hesaplara 13,5 milyon Euro’dan fazla para transfer edildiğini belirtti.
Görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu — yeniden seçilmek için aday — Moldova’nın AB üyeliğini destekleyen bir ses oldu. Ülke, Mart 2022’de AB üyeliği için resmi başvuruda bulundu ve başvuruyu ilerletmek için çalışması gereken dokuza kadar bir dizi adım içeren bir yanıt aldı.
Sandu’nun 2020 seçimleri, birçok kişi tarafından demokratik bir dönüm noktası olarak görüldü. 51 yaşındaki Sandu, siyasete girmeden önce Dünya Bankası’nda ekonomistti. Şu anda anketlerde önde gidiyor ve karşısında rekor sayıda 11 aday bulunuyor.
Ilan Shor: Moldovalıları satın alan oligark
İsrail doğumlu Moldova oligarkı Ilan Shor, yolsuzluk iddialarının merkezindeki isimlerden biridir.
Shor, Moldova’daki Chisinau mahkemesinden firari olarak Moskova’da yaşıyor ve ülkesinde 1 milyar dolarlık (906 milyon Euro) hırsızlıkla ilgili “Büyük Hırsızlık Davası” nedeniyle 15 yıl hapis cezası ile karşı karşıya.
Hafta sonu Telegram kanallarında yaptığı paylaşımda, Shor, referandumda “hayır” oyu kullanmaları için “mümkün olduğunca çok insanı kendi oy verme istasyonlarında ikna edecek” kişilere para vereceğini duyurdu.
Moldova’nın Bilgi ve Güvenlik Servisi (SIS), Shor’un Moskova’dan önemli fonlar alan bir suç grubu yönettiğini bildirdi ve bunun Moldova’nın Avrupa ile daha yakın ilişkiler kurma çabalarını sekteye uğratma girişimi olduğunu belirtti.
Bir Telegram chatbot’u aracılığıyla insanları kaydeden ve onlara “görevler” atayan Shor, kullanıcılara “minimum görevleri yerine getirmeleri için 2,000 lei (100 Euro)” ve “oy verme istasyonunuzda çoğunluk AB’ye karşı ise ve [başkanlık seçiminde] bizim adayımızı seçerseniz 5,000 lei (250 Euro)” vaat etti, bölgesel medya Balkan Insight rapor ediyor.
Rusya’nın devlet destekli TASS haber ajansına konuşan Shor, rüşvet iddialarını “absürt bir gösteri” olarak tanımladı ve Sandu’nun Eylem ve Dayanışma Partisi’ni Batılı sivil toplum kuruluşlarından para kabul etmekle suçladı.
Geçen yıl Moldova Anayasa Mahkemesi, Kremlin yanlısı Shor partisinin yasaklandığını, grubun öncülüğündeki anti-hükümet protestoların “anayasaya aykırı” olduğunu belirtti. Nisan 2024’te Shor, Moskova’daki Carlton Oteli’nde gerçekleştirilen bir toplantıda yeni bir grup — Zafer Bloğu — kurdu.
Avrupa ve uluslararası kınama
AB dış politika şefi Borrell ve AB milletvekilleri ile konuyla ilgili bir tartışma gelecek Salı günü yapılacak. Ardından, Çarşamba günü Moldova’nın başkanlık seçimlerine müdahale girişimleriyle ilgili bir tasarı üzerinde AB milletvekilleri oy kullanacak.
Haziran ayında ABD, Kanada ve Birleşik Krallık, “Kremlin’in siyasi faaliyetleri finanse etmek ve Moldova’nın demokratik kurumlarını zayıflatmak için suç gruplarını kullanma konusundaki kaygılarını” dile getiren bir ortak açıklama yayımladı.
Açıklama, Kremlin’in “eğer Kremlin yanlısı bir aday kazanamazsa Moldova’da protestoları kışkırtmayı hedeflediğini” belirtti.
“Batılı hükümetler ve Moldova’nın mevcut liderliği hakkında olumsuz kamu algılarını kışkırtmaya çalışıyorlar ve Moldova’nın kendini güvence altına alma ve hukuk devletini sürdürme yeteneğine olan kamu güvenini zayıflatıyorlar.”