Trump’ın Yeni Dönemi ve Karadeniz İlişkileri
Trump’ın ekibinde “Rus karşıtı” olarak bilinen hemen hiç kimsenin olmaması, eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun yeni kabinede yer almadığını göstermesi, Trump’ın yeni dönemi hakkında bazı önemli ipuçları sunuyor. Görünen o ki, Trump, özellikle Karadeniz bölgesinde Rusya ile daha az gerilimli bir ilişki yürütmeyi hedefliyor.
KARADENİZ’DE BELİRLEYİCİ ROL
Bu durumda, Trump’ın seçilmesi, Karadeniz havzasının geleceği açısından belirleyici bir faktör haline geliyor. Öncelikle Gürcistan’da, parlamento seçimlerinin sonucunu tanımayan radikal Batı yanlısı muhalefetin ve Cumhurbaşkanı Zurabişvili’nin desteklediği protestoların başarı şansı oldukça azalıyor. Eğer bir sürpriz yaşanmazsa, Gürcistan mevcut hükümetle, yani Rusya ile dengeli ilişkileri savunan bir yönetimle yola devam edecek.
Ancak asıl değişimlerin yaşanacağı yer Ukrayna olacak. Trump, savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirme isteğini giderek daha fazla dile getiriyor. Bu bağlamda, savaşın mevcut ateş hattında durdurulma olasılığı da artış göstermiş durumda. Polonya Başbakanı Tusk, çok yakında bir ateşkes tarihinin ilan edilebileceğini ifade ediyor. Bu aşamada savaşın sona ermesi, Zelenski yönetimini zor bir duruma sokabilir. Çünkü Zelenski yönetimi, “Rusya’yı durdurmak yeterli değil, Rusya’nın ele geçirdiği toprakları geri almadan zafer kazanmış sayılmayız” diyerek çıtayı oldukça yükseltmişti. Şimdi ise mevcut durumu kamuoyuna açıklamakta zorlanabilirler.
ANKARA’NIN STRATEJİK AĞIRLIĞI
Biden döneminde, Kiev’in Moskova’ya karşı bir ileri karakol olarak görülmesi nedeniyle, Ukrayna’da Rusya ile ilgili olabilecek tüm siyasi, dini ve kültürel hareketlerin kökünün kazınması hedeflenmişti. ABD, Ukrayna’nın tüm Ortodoks nüfusunu Fener Patrikhanesi’ne bağlamaya çalışarak, patrikhaneye Lozan Antlaşması’na aykırı bir uluslararası güç kazandırmayı amaçlıyordu. Ancak şimdi Trump, Ukrayna konusuna daha mesafeli bir yaklaşım sergileyebilir. Bu durum, Ukrayna’nın yine eski çok kültürlü yapısına dönmesine olanak tanıyabilir. Bu da iç politikada önemli etkiler yaratabilir.
ABD’nin bölgede yumuşak bir politika izlemeye başlaması, Türkiye’nin bölgedeki denge siyasetine uygun bir zemin oluşturuyor. Bu nedenle, yeni dönem Türkiye’nin Karadeniz’deki stratejik ağırlığını artırmasına olanak tanıyabilir.