Bir Düğün Hikayesi: Batı Anadolu’da Gelenek ve Modernleşme

Bir Düğün Hikayesi: Batı Anadolu’da Bir Gelenek

Batı Anadolu’nun kırsal bir köşesinde, küçük bir tarım kasabasında, mütevazi bir düğün salonu, pek çok hayalin gerçeğe dönüştüğü bir mekân olarak karşımıza çıkıyor. Sanayi sitesinden bir kalfayla, tarım işlerinde çalışan, köyden göç etmiş bir ailenin kızı, hayatının bu özel gününde evleniyor. Düğün sahipleri ve davetliler, dar gelirli ama bir o kadar da sıcak kalpli insanlar. Düğünün, yöredeki diğer düğünlere benzemesi için her türlü fedakarlık yapılmış, borç harçla da olsa bir araya gelinmiş.

Nikah, daha önce Belediye Evlendirme Salonu’nda Evlendirme Memuru tarafından kıyılmış; cüzdanlar alınmış. Dini nikah ise gelinin evinde, komşu caminin imamı tarafından gerçekleştirilmiş. Nişanlı gelin ve damat, düğünden sonra evlerine gitmek üzere hazırlanıyor. Artık eski gelenekler gibi gelinin damat evine gösterişli bir şekilde, at ya da lüks bir araba içinde götürülmesi adeti kasabada neredeyse unutulmuş durumda.

Düğün Salonu: Sıcak Bir Atmosfer

Düğün salonu, beyaz badanalı, geniş bir depoyu andırıyor. Konuklar, ahşap sandalyelere oturmuş, şenlik havası içinde bekliyor. Ortada, dans etmek için bırakılmış küçük bir alan var. Yüksekçe bir sahnede, elektronik org’un başında piyanist şantör, düğünü renklendirmek için hazır bekliyor. Damatla gelin, ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun “Kill Bill” filminde çalınan o unutulmaz müzikle salona giriyorlar. Gelinin elinde, yapay çiçeklerden oluşan bir demet var; müzik, dinleyenin kalbinde yankılanacak kadar ritmik ve hoş.

Dans ve Eğlence Başlıyor

Düğün klasiği “Komparsita” piyanist şantör tarafından çalınıyor. Elektronik müzik aygıtının hafızasında her türlü nağme mevcut. Öncelikle gelin ve damat dans ediyor, ardından özenle giyinmiş genç kızlar dansa katılıyor. Düğüne gelemeyen kadınlar ve erkek kardeşi olmayan bekar kızlar, kız kıza dans ederek genç çiftlere eşlik ediyor. Ardından Sezen Aksu’nun “Lale devri” ve ağır bir “Müslüm Gürses” parçası ile dans devam ediyor! Oyun zamanı geldiğinde, elbette önce “Konyalım!” ve ardından “Çiftetelli” ritimleriyle eğlence doruk noktasına ulaşıyor. Genç kızlar ve çocuklar sahnede, ölçülü bir neşe içinde dans ediyor.

Gelin ve Damat: Modern ve Gelenekselin Buluşması

Gelin, beyaz gelinliği içinde son derece zarif görünüyor. Başında işlemeli, beyaz bir türban var ve bu türban boynuna kadar iniyor. Kuaförden yeni çıkmış, makyajı abartısız; dudakları ise doğal görünümde. Düğün sahibi erkeklerin hepsi, damat gibi bakımlı. Kravat takma alışkanlığı kırsal kökenli erkekler arasında pek yaygın değil. Genç erkekler arasında traşlı olanlar olduğu gibi, sakal bırakmış olanlar da var. Sakallı olmak, bu kasabada oldukça yaygın bir durum. Kadınların çoğu türbanlı, az sayıda olanların başı açık; hepsi de kendine göre bakımlı ve süslü. Yaşlı kadınların başında, alınlarının üstündeki saçlarını kapatmayan geleneksel baş örtüleri mevcut. Eskiden kadınlar için sosyal kısıtlamalar vardı, şimdi ise bu tür engeller yok. Karı-koca birlikte, eşi olmadan düğüne katılan kadınlar da diğer konukların arasında yer alıyor.

Pasta ve Takı Merasimi

Düğünün ortalarına doğru sahneye büyük bir pasta geliyor. Işıklar sönüyor, maytaplar patlıyor. Kat kat olan pasta, gelin ve damat tarafından kesiliyor. Genç çiftler, pastayı birbirlerine çatalla ikram ederken, bu belki de bir daha hiç yaşayamayacakları özel bir anın tadını çıkarmaya çalışıyorlar. Konuklara plastik tabaklarda pasta, cam şişede kola ve renkli gazoz ikram ediliyor; pastanın kreması az, içeceklerin şekeri ise bol. Eski geleneklerden biri daha bu kasabada terk edilmiş: Dışarıda silahlar patlamıyor. Ardından takı merasimi başlıyor. Sahnenin önünde duran gelinle damadın yakasına, sıraya giren davetliler toplu iğneyle kağıt paralar takıyor: Elli, yüz, hatta iki yüz lira; fakat altın takmak artık geçmişte kalmış.

Dansların Son Noktası: Harmandalı

Ve nihayet “Harmandalı”! Gençler, sert adımlarla dönüp duruyor ortada. Davulcu da tempo tutarak davula vuruyor. “Hayda bre efeler!” sesleri salonu dolduruyor. Artık sona yaklaşılıyor. Başında mendil olan bir deneyimli kişi, halay çekmeye başlıyor; kadınlar ve erkekler birlikte eğleniyor. “Oğlan bizim, kız bizim…” diyerek, önce yavaş tempoda başlayan halay, hızlanarak devam ediyor. Son yıllarda popüler olan Rumeli ezgisi “Damat halayı” da bu düğünün vazgeçilmezlerinden. Balkan muhacirlerinin yoğun olduğu bu yörede, erkek tarafı “Kırcaali” kökenli. Yan yana, adım adım yürüyen davetliler, iki adımda bir yumruklarını göğse vuruyor. Egeliler, bu toplu danslara “hora tepmek” diyorlar.

Düğün Sonu ve Değişen Gelenekler

Artık düğün sona eriyor. Gelin ve damat, ebeveynleriyle birlikte düğün salonunun kapısında konukları uğurluyor. Turuncu gözlükleriyle, uzun saçlı piyanist şantör de yorulmuş; hem çalıyor hem söylüyor. Kolay bir iş değil. Aşırı farklı görünümü kimse tarafından yadırganmamış. Elektronik müzik aygıtının belleğindeki bir düğmeye basıyor ve dokunaklı bir aşk şarkısı çalmaya başlıyor; tanıdık bir Almancıdan alınmış kırk yıllık bir Mercedes ile düğün salonundan ayrılan gelin ve damadı uğurluyor. Kanadalı kadın şarkıcı Celine Dion’un 1997 yapımı “Titanic” filmine ait “My Heart Will Go On” parçası, yükselen ve inen notalarla salonda yankılanıyor.

Geleneklerin Evrimi

Tabi ki düğünler Anadolu’nun her yerinde aynı şekilde gerçekleşmiyor. Bölgeden bölgeye, yöreden yöreye uygulamalar değişiyor. Ancak toplumsal değişim, sisler ve puslar arasında belirginleşiyor! Eski geleneksel orta sınıf ve alt sınıf düğünleri, özellikle kasabalarda ve kentlerde yavaş yavaş biçim değiştiriyor. (Yapay Zekanın (AI) çizdiği 1960’larda bir gelin damat) Eski düğünlerin öğeleri belli ölçüde yaşatılırken, gençlerin beğendiği ve toplumun benimsediği değişiklikler kalıcı hale geliyor. Yerli kültür, dışarıdan gelen esintilere öykünmeyi kaçınılmaz kılıyor. Global kapitalizmin yarattığı Yeni Dünya; basın, televizyon, internet ve teknoloji aracılığıyla Anadolu insanlarının geleneklerini zorluyor. Üretim ilişkileri değişmiyor, çoğunluk da değiştirmeye kalkmıyor ama toplumun üst yapısı karmaşık biçimlere bürünüyor. Her renkten bir parça! Alt katmanlar, küresel iletişim bombardımanı altında geleneklerinden fazla kopmadan çağa ayak uydurmaya çalışıyor. Daha üst toplumsal katmanlar ise paranın gücüyle göz kamaştırıcı düğünler yapıyor. Klasik Batı müziği çalan kuartetler, sopranolar, Mevlevi ayinleri, mehter takımları… Altın tanecikli pilavların dağıtıldığı, yurt dışında balayı yapılan düğünler… Tercih edilen yer: Maldivler! Neler, neler…

Son Sözler

Kasabalı gençlerin düğün salonunun bir köşesine çekilmiş yaşlı kadınlardan biri: “Allah sonumuzu hayır etsin,” diyor. Bir diğeri ise: “Zamana uymak lazım!” şeklinde yorum yapıyor.

Sefa Taşkın
13.10.2024
Bergama-İzmir