
İsrail, Lübnan’ın başbakanı Najib Mikati’nin ABD’nin kendisine İsrail’in ülkenin başkentine yönelik saldırıları sınırlayacağına dair güvence verdiğini söylemesine rağmen, altı gün sonra güney Beyrut’a saldırdı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Beyrut’a yapılan saldırıların, şehirde güçlü bir varlığı olan İran destekli militan grup Hizbullah ile mücadele etmek için gerekli olduğunu ısrarla belirtti.
IDF, Haret Hreik mahallesinde bir konut binasını hedef aldığını ve bu binanın bir silah deposunun üzerinde bulunduğunu iddia ederek X’te bir tahliye uyarısı yayınladı.
Birkaç saat sonra, daha önce İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar sırasında sivil ölümlerle anılan güney Lübnan’daki Qana kasabasında en az 15 kişi hayatını kaybetti.
Lübnan Sivil Savunma, cesetlerin binanın enkazından çıkarıldığını ve kurtarma çalışmalarının hâlâ devam ettiğini bildirdi.
- ABD, Gazze insani krizi nedeniyle İsrail’e askeri yardımı kesmekle tehdit ediyor
- Borrell, İsrail Knesset’i UNRWA’yı yasaklarsa mültecilere ‘felaket sonuçları’ uyarısında bulundu
Lübnan Sağlık Bakanlığı’na göre, geçen Ekim ayından bu yana İsrail saldırıları sonucu 2,300’den fazla insan hayatını kaybetti; bunların üçte ikisinden fazlası ise son bir ayda gerçekleşti.
İsrail, bu ayın başlarında, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a ve grubun birkaç üst düzey komutanına yönelik hedefli hava saldırıları sonrasında ülkeye girdi. Ayrıca, sınır boyunca kara operasyonları gerçekleştiriyor ve bölgedeki BM barış gücü güçlerini kasıtlı olarak hedef almakla suçlanıyor; IDF ise bu iddiaları reddediyor.
Bir ateşkes belirtisi yok
İsrail, Hizbullah’ı yenmek için saldırıların gerekli olduğunu savunuyor; Hizbullah, İsrail ile bir yıldır Gazze Şeridi’nde çatışma halinde olduğu Filistinli militan grup Hamas ile dayanışma içinde roketler fırlatmaya başladı.
Hizbullah, Gazze’de bir ateşkes sağlanana kadar saldırılarına devam edeceğini belirtti; grubun geçici lideri Şeyh Naim Kassem, Salı günü televizyonda yaptığı konuşmada, grubun “düşmanı zayıflatmaya odaklandığını” söyledi.
Kassem, militan grubun “düşmanlarımızı yenip topraklarımızdan çıkaracağına” söz vererek, grubun bir ateşkes anlaşması konusunda müzakere etmeye açık olacağına dair pek umut vermedi.
İsrail, vatandaşları sınır yakınlarındaki topluluklara güvenli bir şekilde dönebildiği sürece Lübnan’a saldırılarına devam edeceğini de taahhüt etti.
- İsrail’in UNIFIL’e yönelik saldırıları ‘tamamen kabul edilemez’, Borrell, AB öfkesini yansıtıyor
- ABD, Gazze insani krizi nedeniyle İsrail’e askeri yardımı kesmekle tehdit ediyor
Çoğu ülke, ABD de dahil olmak üzere, İsrail’in kampanyasına olan temel desteklerini yeniden teyit etmiş olmasına rağmen, ülke, askeri kampanyalarının yürütülmesi konusunda artan uluslararası eleştirilere maruz kalıyor.
Salı günü, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Lübnan’da derhal bir ateşkesin mutlak gerekliliğini” vurguladı ve İsrail’i ülkeye saldırmayı durdurmaya çağırdı.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, Macron, İsrail’in “haklı çıkarılamaz” olarak nitelendirdiği hedef almayı sona erdirmesini istedi.
Netanyahu, görüşmeden sonra tek taraflı bir ateşkese karşı olduğunu ve kuzey İsrail sakinlerinin güvenliğini sağlamayan ya da “Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını ve yeniden toparlanmasını durdurmayan” herhangi bir düzenlemeye razı olmayacağını söyledi.
ABD bile, İsrail’in Lübnan’daki eylemlerinin onaylanabileceğine dair sınırlara işaret etti.
Bir basın brifinginde, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, kampanyanın Washington’un tercih ettiği sınırların ötesine geçtiğini belirtti.
“İsrail’in gerçekleştirmesi için uygun olabilecek belirli saldırılar var, ancak son birkaç hafta içinde Beyrut’ta gördüğümüz bombardıman kampanyasının kapsamı ve niteliği söz konusu olduğunda, bunu İsrail Hükümeti’ne ilettiğimiz ve karşı olduğumuz konusunda net olduk.”