
Dinletinin ardından açılış konuşmasını gerçekleştiren Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, sinemanın yalnızca bir izleyiciyi değil, aynı zamanda toplumları, şehirleri ve ülkeleri de dönüştürdüğünü ve geliştirdiğini vurguladı. Böcek, 62. Altın Portakal Film Festivali’nin 7-16 Kasım 2025 tarihlerinde düzenleneceğini duyurdu.
Telif Hakkı Kararı
Festivalin Antalya’nın en önemli marka değerlerinden biri olduğunu belirten Böcek, “Ülkemizde ilk kez gerçekleşen ve sinema sektörümüz için büyük önem taşıdığına inandığım güzel bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Festivalimizin içinde gerçekleştirdiğimiz çalıştayda önemli bir karar aldık. Sinema Eser Sahipleri Federasyonu ile yaptığımız görüşmeler sonucunda, festivalimizde gösterime giren tüm film sahiplerinin telif haklarını ödeyeceğiz. Sinema emekçilerimize hayırlı olsun” dedi. Böcek, konuşmasını “Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, yaşasın sinema!” sözleriyle sonlandırdı.
En İyi Film ‘Mukadderat’
Festivalde Nadim Güç’ün yönettiği “Mukadderat”, en iyi film ödülünü kazanırken, en iyi yönetmen ödülünün sahibi ise “Ayşe” filmiyle Necmi Sancak oldu. Oyuncu Hatice Aslan’ın sunduğu Cahide Sonku Ödülü, “Gülizar” filmiyle Yağmur Ergül’e verildi. Törene katılamayan Ergül adına ödülü Elif Kararslan aldı. Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek’in açıkladığı en iyi senaryo ödülü ise “Evcilik” filmiyle Ümit Ünal’ın oldu. Ünal, “Bir senaryoya inanan yüzlerce insan lazım hayata geçmesi için. Başta Nejat olmak üzere bana inanan herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. “Balinanın Bilgisi” ile en iyi müzik ödülünü kazanan Serkan Polat, Özgür Alper ve Pınar Bayrak ise ödüllerini, ulusal jüri üyesi ve müzisyen Mercan Dede’nin elinden aldılar.
Sanat ve Özgürlük Vurgusu
“Sanatın, sinemanın, medyanın baskı ve sansürden kurtulduğu günleri, belgeselci Çiğdem Mater ile buluşacağımız günleri dört gözle bekliyoruz” diyen ulusal jüri üyesi akademisyen ve sinema yazarı Melis Behlil, en iyi kurgu ödülünü “Fidan” filmindeki çalışmasıyla Melike Kasaplar’a sundu. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, “Ayşe” filmindeki rolüyle Binnur Kaya ve “Mukadderat” filmindeki performansıyla Nur Sürer paylaştı. Teşekkür konuşmasında Sürer, “Bu ödülü, çoğunlukla değersizleştirilmek istenen, 40 yıl önce Paris’te yaşamını yitiren en ustamız Yılmaz Güney için alıyorum” dedi. Sözlerini “Kadınlardan, çocuklardan, hayvanlardan, ağaçlardan elinizi çekin!” diyerek noktaladı.
Binnur Kaya ise, “Nur Sürer gibi hayranı olduğum bir sanatçıyla bu ödülü paylaşmak benim için büyük bir onur. Hayatını sevdiklerine adayan ve hayatını göz göre göre kaybeden tüm kadınlar adına bu ödülü almak isterim. Kadınlar bağırdı, ses çıkardı, sokaklara çıktı; bu sesler duyuldu, görüldü. Kadınlar yapmaları gerekeni yaptı; şimdi eyleme geçme zamanı. Yapılması gerekenleri, yapması gerekenlerden acil olarak bekliyoruz!” şeklinde konuştu. İki ödül sahibi oyuncu, sözlerini birlikte “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” diyerek tamamladı.
Filistin, Lübnan ve İran’a Selam
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen “Gülizar” filminin yönetmeni Belkıs Bayrak, teşekkür konuşmasında, “Filmde cinsel taciz sonrası yaşanan bir travmayı ele alıyoruz. Bu ödülü, kendi haklarına sahip çıkmaya çalışan, çaresizlik içinde susmayan ülkemin kadınlarına, kendi topraklarına sahip çıkmaya çalışan Filistinli kadınlara ve dünyada mücadele veren tüm kadınlara adamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması”nda “Jüri Özel Ödülü”nü “The Witness” (Şahit) filminin yönetmeni Nader Saeivar kazandı. Ödül konuşmasında, “Bu ödül benim değil, İran’da sokağa çıkan kızların ödülü. Bu ödül ve Venedik’ten aldığım ödül benim için bir emanet. Bir gün İran özgürlüğüne kavuşunca bu ödülleri onlara vereceğim” dedi. Saeivar, Netanyahu ve Taliban’a lanetler okudu. En iyi kısa film ödülünü “Neredeyse Kesinlikle Yanlış” filminin yönetmeni Cansu Baydar aldı. Baydar, “Altın Portakal tarihi boyunca sansüre karşı direnen sinema emekçilerine ev sahipliği yaptı. Bu yüzden bugün de sansüre karşı direnmiş herkesi saygıyla selamlıyorum. Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedi. Filmin başrol oyuncusu Lübnanlı Rahaf Armanazi ise, “Ödülü ülkem Lübnan’da savaşta mücadele eden halkım için alıyorum” dedi.