Tel Aviv merkezli “+972” ve Local Call’a konuşan kaynaklar, Lavender’in Gazze’deki yaklaşık 2,3 milyon insan hakkında topladığı verileri belirsiz kriterlere göre analiz ederek, kişinin Hamas ile bağlantısı bulunma olasılığını değerlendirdiğini belirtti. Görüşlerini paylaşan 6 kaynak, savaşın özellikle ilk safhalarında İsrail ordusunun programa “tamamen bağlı kaldığını”, bu nedenle Lavender’in tespit ettiği isimlerin, erkek oldukları sürece personel tarafından kontrolsüz ve belirli bir kriter gözetilmeksizin hedef olarak görüldüğünü aktardı.
İnsan Hedef Kavramının Genişlemesi ve Otomasyon Süreci
+972’ye konuşan kaynaklar, binada ve çevrede siviller olsa bile kişinin özel mülkiyetinde öldürülmesine izin veren “insan hedef” kavramının daha önce yalnızca “üst düzey askeri hedef”leri kapsadığını, 7 Ekim sonrasında “insani hedef” görülenlerin, tüm Hamas üyelerini kapsayacak şekilde genişletildiğini ifade etti. Hedef sayısının artması sonucunda, öncekinin aksine hedeflerin tek tek insanlar tarafından incelenip doğrulanması olasılığı ortadan kalktığı için yapay zekaya ihtiyaç duyulduğu kaydedilirken, yapay zekanın yaklaşık 37 bin Filistinliyi “şüpheli” olarak işaretlediği belirtildi. Lavender’ın Filistinlileri sınıflandırmada “yüzde 90’a kadar başarılı” görülmesi üzerine, sürecin tamamen otomasyona bağlandığını söyleyen kaynaklar, sözleriyle insan kontrolünün devreden çıkarıldığını teyit etti.
Orantılılık İlkesi ve Sivil Kayıplar
Kaynaklar alt düzey bir kişiye düzenlenen operasyonda “20 sivil zayiat”a kadar izin verildiğini ve bu sayının süreç içinde sık sık artıp azaldığını belirterek, “orantılılık ilkesinin” uygulanmadığına dikkati çekti. Öte yandan üst düzey hedefler için söz konusu sayının 100’e kadar çıktığı belirtildi. Kaynaklar, kendilerine “bombalayabildikleri her yerin bombalanması” emrinin verildiğini ifade ederken, “Üst düzey yetkililere histeri hakimdi. Nasıl tepki vereceklerini bilemiyorlardı. Tek bildikleri Hamas’ın kapasitesini kısıtlamak için deli gibi bombalamaktı” dedi.
Kaynaklar ayrıca “pahalı silahlardan tasarruf etmek” amacıyla daha düşük rütbeli kişilerin “güdümlü akıllı bombalar” yerine “güdümsüz bombalarla” hedef alındığını ve bunun sonucunda hedef alınan kişinin bulunduğu ve çevresindeki binaların yıkılması sebebiyle birçok sivilin hayatını kaybettiğini söyledi. Güdümsüz bombaların kullanımına ilişkin konuşan kaynaklardan biri de “Saldırıları genellikle güdümsüz bombalarla yapıyorduk ve bu da kelimenin tam anlamıyla tüm evi içindekilerle yok etmek anlamına geliyordu. Sistem yüzünden hedefler hiç bitmiyor” dedi.
