Reflü Hastalığı: Belirtileri, Tedavi Yöntemleri ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri

Reflü Hastalığı ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri

Mide asidinin yemek borusuna geri kaçışıyla ortaya çıkan reflü hastalığı, hastaların günlük yaşamlarında önemli değişiklikler yaratabilmekte ve bu durum yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilmektedir. Gastroenteroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, reflünün belirtilerini açıklarken, ameliyatsız tedavi yöntemleri hakkında da değerli bilgiler sunmaktadır.

Reflünün Belirtileri ve Diğer Sağlık Sorunlarıyla İlişkisi

Reflü, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu gelişen bir sağlık problemi olarak tanımlanmaktadır. Prof. Dr. Boğa, bu durumun göğüs bölgesinde yanma, ağrı, ağıza acı su gelmesi gibi temel belirtilerle kendini gösterdiğini ifade ediyor. Bunun yanı sıra, reflü hastalığı öksürük, ses kısıklığı, diş çürükleri, boğaz ağrısı, kulak ağrısı ve hatta zatürre gibi çeşitli sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir. Ayrıca, alerjik astım hastalarını da olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.

Modern Tedavi Yöntemleriyle Reflü Yönetimi

Prof. Dr. Boğa, mide asidinin yemek borusuna kaçışının en yaygın nedeninin yemek borusu ve mide arasında bulunan kaslardan oluşan alt özofagus sfinkterinin gevşek veya sürekli açık olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Ancak, modern tıbbın sunduğu güncel tedavi yöntemleri sayesinde reflü hastalığının etkileri rahatlıkla azaltılabilir. Örneğin, ileri endoskopik yöntemler, geleneksel cerrahi yöntemlere göre daha az ağrıya yol açmakta, iyileşme süresi ise daha hızlı gerçekleşmektedir. Hastanede kalış süreleri de büyük ölçüde kısalmaktadır.

Bu modern teknikler, bir kamera ve ışık sistemine sahip ince, esnek bir tüp olan endoskop aracılığıyla uygulanmaktadır. Endoskop, hastanın sindirim sistemi boyunca dikkatlice ilerletilmekte ve bu sayede gastroenterologlar doğrudan görüntü elde ederek tanı ve tedavi işlemlerini gerçekleştirebilmektedir. Ancak, endoskopi işlemi sırasında en az doktor kadar hastanın da önemli bir rol üstlendiğini unutmamak gerekir. Endoskopi öncesinde belirli bir süre aç kalmak gerekmekte, işlem sırasında hasta genellikle anestezi veya sedasyon almaktadır. İşlem sonrasında ise hastalara dinlenmeleri önerilmektedir.

Endoskopik Tedavi Yöntemleri ve Alt Sınıfları

Gastroenteroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Boğa, modern tıbbın önemli bir bileşeni olan endoskopinin, üst gastrointestinal sistemdeki reflü, mide ülserleri ve gastrit gibi sorunların yanı sıra alt gastrointestinal sistemdeki polipler, bağırsak iltihapları ve kanser taramaları gibi birçok sağlık sorununun değerlendirilmesinde kullanıldığını belirtmektedir. Bu tedavi yöntemi, kendi içinde çeşitli alt sınıflara ayrılmaktadır.

  • Anti-Reflü Mukozektomi (ARM): Mide girişindeki doğal bariyer olan mide kapağının dolaylı olarak onarıldığı bir yöntemdir. Bu işlemle mide kapağı daha sıkı hale getirilir.
  • EsophyX Yöntemi: Mide kapağını orijinal yapısına uygun bir şekilde onarılarak alt özofageal sfinkteri sıkılaştırır ve böylece mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasını önler.

Prof. Dr. Boğa, ileri endoskopi alanındaki uzmanlığıyla danışan hastalarının endoskopik tedavi süreçlerini daha etkili ve güvenilir hale getirmek için çalıştığını ifade etmektedir.