Esenyurt Belediyesi’nden Deprem Paneli

Esenyurt Belediyesi, deprem konusunda farkındalık oluşturmak ve olası bir depremin zararlarını en aza indirmek amacıyla önemli bir Deprem Paneli düzenledi. Bu panel, Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in öncülüğünde, Esenyurt Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hışır’ın üstlendiği panelde, Maltepe Belediye Başkanı Mimar Esin Köymen, İBB Afet İşleri Daire Başkanı Selçuk Tütüncü, İstanbul Üniversitesi Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şamil Şen, MAG-AMADER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karadayı, AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki ve Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki gibi önemli isimler yer aldı.

Panelde, Esenyurt’un alt yapı ve üst yapı sorunları masaya yatırılırken, Türkiye’de yaşanan depremler, beklenen depremler ve bu durumun Esenyurt için getirdiği riskler üzerinde duruldu. Özellikle, muhtemel bir deprem anında yapılması gereken tedbirler ve gerçekleştirilecek çalışmalar detaylı bir şekilde tartışıldı.

“En Önemli Mesele Deprem”

Deprem gerçeğinin, ülke genelinde herkes tarafından ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “En önemli ulusal meselemiz depremdir. Deprem gerçeği, parti, ideoloji, iktidar veya muhalefetle ilgili değildir. Bu mesele, herkesin sahiplenmesi gereken en temel konudur. Ülkemizin ekonomik, politik, sosyal ve kültürel başkenti olan İstanbul’un, böyle bir riskle karşı karşıya kalma ihtimali oldukça yüksektir. Bu konuda çözüm yolları mevcut. Japonya’da yüksek binalar var ve burada da deprem gerçeği var; ancak can kaybı yaşanmıyor. Bizim ülkemizde neden böyle değil? Bunu sorgulamak ve cevabını aramak hepimizin hakkıdır.” diye belirtti.

“130 Bin İnsanımızı Kaybettik”

Çaldıran depreminde dört kardeşini kaybettiğini ifade eden Başkan Özer, depremle ilgili şu ifadeleri kullandı: “1924 yılından beri 18 büyük deprem yaşadık ve 130 bin insanımızı kaybettik. Bu rakamların bile gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Gayri resmi rakamlar bunun iki veya üç katı olabilir; bunu bizzat yaşamış biri olarak söyleyebilirim. 1976 Muradiye-Çaldıran depreminde dört kardeşimi kaybettim. O zaman daha öğrenciydim. Bir gece yarısı otobüse bindim ve zihnimde şu düşünceler vardı: ‘Ben gideceğim ama neyle karşılaşacağım? Ailem hayatta mı? Bundan sonraki hayatımı nasıl sürdüreceğim?’ Van’a gittiğimde, şehrin ölüm koktuğunu hissettim. Okul yıkılmıştı ve enkazlarla doluydu. Hayatımda ilk defa babamın beni kucaklarken ağladığını gördüm; o an, babamın neden ağladığını anladım. Dört evladını kaybetmiş bir baba, diğer evladı ile yeniden karşılaşıyordu. İçeri girdiğimde, yere uzatılmış cesetleri kaldırdım. Çok sevdiğim bir kız kardeşimi ve diğer kardeşlerimi kaybetmiştim. Onları defnettikten sonra bir kurtarma komitesine katıldım ve kırk gün boyunca köylere yardım taşıdım. Bu deneyim, insan olarak yapmam gerekenler konusunda önemli bir dönüm noktasıydı.”

“Yarın Deprem Olduğunda Ne Yapacağız?”

Yapacakları çalışmalarda insanı odağa alacaklarını belirten Başkan Özer, “Hâlâ ruhsatsız binalarda binlerce insan yaşıyor. Yarın bir deprem olduğunda ne yapacağız? Allah korusun, bunu düşünmek bile istemiyoruz. Toplanma alanları inşaat alanlarına dönüştürülmüş. Deprem hazırlığı için ayrılan konteyner alanları yok olmuş durumda. İnsana odaklanmayan hiçbir proje başarılı olamaz. Kant der ki: ‘İnsan amaçtır, asla araç olarak kullanılmamalıdır.’ Araç olarak kullananlar, bir gün o aracın altında kalabilir. Bu nedenle, zararın neresinden dönülse kârdır misali, şimdi bazı şeyler yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki afetler var. Biz var oldukça, dünya var oldukça afetler de olacak. Depremleri önleyemeyiz ama felakete dönüşmesini engelleyebiliriz. Afetleri felakete çevirmemek için çaba göstermeliyiz.” dedi.

“Fay Her An Kırılabilir”

Yıllardır Türkiye’de çeşitli çalışmalar yürüten Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki, panelde ülkenin deprem konusundaki mevcut durumu hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’deki önlemlerin artırılması gerektiğini vurgulayan Moriwaki, “Türkiye’de deprem riskinin yüksek olduğu yerler var. Elazığ sonrası Kahramanmaraş ve Hatay’da depremler meydana geldi. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın batı kolu Adana’dan Kıbrıs’a kadar uzanıyor ve bu fay hattının kırılma ihtimali bulunuyor. Denizde de bir deprem olma ihtimali mevcut. Türkiye’de tsunami tehlikesi fazla olmasa da, denizde meydana gelecek bir deprem, tsunami riskini ortaya çıkarabilir.” şeklinde konuştu.

“İstanbul’da Büyük Bir Deprem Bekleniyor”

Moriwaki, Erzincan’daki 1939 büyük depremin ardından Türkiye’de birçok büyük depremin yaşandığını belirterek, “Kahramanmaraş’tan Hatay’a kadar uzanan fay hattı domino etkisi yaratıyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca da büyük depremler yaşandı. 1999 Gölcük Depremi bunlardan biridir. İstanbul, 1509 yılında büyük bir depreme tanıklık etti ve bu, Osmanlı döneminde İstanbul’un surlarını yıktı. 1760’da bir başka büyük deprem daha oldu. Bu dönemler arasında yaklaşık 250 yıl geçti. Türkiye’deki depremler, her 100-150 yılda bir büyük birikmiş enerjiyle gerçekleşiyor. Bu nedenle İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor.” ifadelerini kullandı.

“Toplum ve Yerel Yönetim İş Birliği”

Katılımcı demokrasinin önemine değinen MAG AMADER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karadayı, “Afetlerde yerel yönetimlerin önemli görevleri var. Yerel yönetimlerin kamu yönetimi ve yönetişim alanlarında etkili olması gerekiyor. Bugün burada düzenlenen panel, bu tür iş birliğinin önemini bir kez daha gösterdi. Çıkan sonuçların hayata geçirilmesi için adımlar atılması gerekir.” şeklinde konuştu.

İlginin yoğun olduğu Deprem Paneli sonrasında konuşmacılara plaket takdim edildi.