17 Ağustos 1999 depreminin ardından en az 18 bin, 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde ise en az 54 bin yurttaşımız hayatını kaybetti. Depremlerin ardından hayatta kalan yüzbinlerce insan, derin bir travmayla başa çıkmaya çalışıyor. Depremler ve bunların yarattığı psikolojik etkiler üzerine Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Cumhuriyet gazetesine değerlendirmelerde bulundu.
Uzbay, yalnızca deprem bölgesinin değil, tüm Türkiye’nin yeniden depremin yarattığı göç, üzüntü, tedirginlik ve korku ile yüzleşmek zorunda kaldığını vurgulayarak, “Bu durum, ruh sağlığını etkileyen hastalıkların görülme sıklığını artıracak. Göç etmek zorunda kalanlar, engelli bireyler, mal varlıklarını kaybedenler, ebeveynlerini kaybeden çocuklar ve sevdiklerini yitiren yetişkinler, toplumsal travmanın merkezinde yer alarak acıyı en fazla hissedenler olacak. Bu gruplar, travma sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik, psikiyatrik, ekonomik ve sosyal sorunlardan da en çok etkilenenlerdir. Türkiye, yakın tarihinin en büyük toplumsal travması ile yüzleşiyor ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerekiyor.” dedi.
Bilim Kurulu Oluşturulmalı
Toplumsal travmaların daha geniş ve katılımlı bir analiz gerektirdiğini belirten Uzbay, zaman kaybetmeden belediyeler ve devlet yetkilileri işbirliği ile “Toplumsal travmaya yönelik bir bilim kurulu” oluşturulması çağrısında bulundu. Uzbay, “Türkiye’nin acilen bir toplum ruh sağlığı yasasına ihtiyacı var. Bu yasa çerçevesinde üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve halkın katılımı ile hem deprem gibi felaketlerden korunmaya yönelik hem de felaketler sonrası ortaya çıkacak toplumsal bunalımı kontrol ve tedavi etmeye yönelik stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
“Vakit kaybetmeden neyle karşı karşıya olduğumuzu iyi analiz etmeli ve bu durumu aşabilmek için neler yapmamız gerektiğine bilimsel yöntemlerle karar vererek planlarımızı hayata geçirmeliyiz. İşe, aklı ve bilimi yeniden öne çıkararak, eğitim ve liyakate önem vererek başlayabiliriz.” diye ekledi.
Toplumsal Refleks ve Ders Alma Yeteneği
Acıyı paylaşma ve destek olma konusunda Türk toplumunun toplumsal refleksinin oldukça güçlü olduğunu belirten Uzbay, “Ancak toplumsal travmaları anlama, değerlendirme ve bunlardan ders alarak güçlenme yeteneğimiz sınırlı. Eğer ders almış olsaydık, Gölcük depremi sonrasında riskli olduğu bilimsel verilerle belgelenmiş alanlara imar affı çıkarmak yerine, bu bölgelerde depreme dayanıklı konutlar inşa ederdik.” ifadelerini kullandı.
Uzbay, gerekli derslerin çıkarılmamasında 1950’lerden başlayarak eğitime ve bilime verdiğimiz önemin giderek azalmasının büyük bir etkiye sahip olduğunu sözlerine ekledi.
