İzmir’in İşgali ve Kurtuluşu: Tarihin Dönüm Noktaları

15 Mayıs 1919: İzmir’in İşgali

15 Mayıs 1919, tarihin kara sayfalarına kazınan bir gün; İzmir’in işgali… Ardından gelen 9 Eylül 1922 ise, bu güzel şehrin kurtuluşunun tarihi olarak hafızalara kazınmıştır. Geçtiğimiz haftalarda bu olaylarla ilgili çeşitli makaleler yayımladım ve Eylül sonu ile Ekim ortasına kadar, kurtuluş yolunun detaylarını daha kapsamlı bir şekilde ele almayı planlıyorum.

Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın tek hedefi, “Geldikleri gibi giderler” diyerek işgalcilerin İzmir’den ve Anadolu’dan gönderilmesini sağlamak olmuştur. Türk Ordusu’nun İzmir’i “kurtuluşun sembolü” olarak seçmesinin ardındaki gerçek neden işte budur. Balkan Savaşları’nda yaşanan bozguna bakarak Osmanlı Devleti’nin gücünü hafife alan İngiltere, önce İzmir’i ardından da Batı Anadolu topraklarını Yunanistan ve İtalya’ya vaat ederek savaşa sokmuştu.

  • 12 Nisan 1919 günü, Yunan Başbakanı Venizelos, Rumların Türkler tarafından katledildiğini iddia ederek Fransız Başbakanı Clemenceau’ya bir nota vermiştir.
  • Oysa İtilaf Devletleri’nin bir bahane peşinde olduğunu bilen Türk yetkilileri, halkı tahriklere kapılmamaları konusunda sürekli olarak uyarmıştır.
  • İngiliz Başbakanı Lloyd George, 5 Mayıs 1919 tarihinde yapılan bir toplantıda, Ege’deki Rumlara karşı bir katliam olursa ancak Yunan askerlerinin bunu önleyebileceğini öne sürmüştür.

Fransa Başbakanı Clemenceau ve ABD Başkanı Wilson, bu öneriyi destekleyerek Yunan birliklerinin derhal İzmir’e çıkarılmasını istemişlerdir. Böylece, sonuçları çok ağır olacak bir karar, bir iki dakika içinde oldubitti ile alınmıştır. İngiliz Genel Kurmay Başkanı General H. Wilson, kararı öğrendikten sonra endişesini dile getirerek, “İzmir’in işgali, bir başka savaşın başlangıcı demektir” demiştir.

Yunanlılarla işbirliği içinde olan İngiliz ve Fransız filolarının komutanları, 14 Mayıs 1919 Çarşamba günü İzmir Vali Konağı’na giderek Vali İzzet Bey’e İzmir’in işgal edileceğini bildirmişlerdir. İzmir Metropoliti Hrisostomos, saat 16.00’da Venizelos’un ‘İzmir’in Yunanistan’a katıldığı’ mesajını okumuştur. İngiliz Amiral Calthorpe, saat 22.00’de İzmir valisine ikinci kez, 15 Mayıs 1919 sabahında Yunan askerinin karaya çıkacağını bildirmiştir.

İngilizler; Uzunada’yı, Fransızlar; Foça’yı, İtalyanlar; Karaburun, Akşehir ve Selçuk’u, Yunanlılar ise Yenikale’yi 14 Mayıs 1919 günü işgal etmişlerdir. 15 Mayıs 1919 Perşembe günü, İngiliz, Fransız, ABD ve İtalyan gemilerinin korumasında Yunan Ordusu’na mensup 12.000 asker İzmir’i işgale başlamıştır. Yunan çıkarma birlikleri, her biri 200 kişiden oluşan İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan birlikleri ile birlikte hareket etmiştir.

Yerli Rumlar, Yunan askerlerini bayraklarla karşılarken, İzmir Metropoliti Hrisostomos, etrafta koşarak “Türkleri öldürün” diye bağırmaya başlamıştır. 15 Mayıs 1919 sabahı saat 08.00 sularında, Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı Albay Zafiriou, Yunan birliklerinin İzmir’e çıktığını açıklayarak, “Askerler dinî inanışlara, adap ve geleneklere saygılı davranacaktır” şeklinde bir bildiri okumuştur. Ancak bu bildirinin aksine, İzmir Metropoliti Hrisostomos’un rıhtıma çıkan askerleri takdis etmesi halk üzerinde derin bir acı etki yaratmıştır.

Yunan birliklerine yerli Rumların tezahürat yapması, İzmir’deki atmosferi gerginleştirmiştir. ‘Hukuk-u Beşer’ gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Osman Nevres, sinirlerine hâkim olamayarak Yunan alayının önünde yürüyen ‘Sancaktar’ı vurmuş ve kendisi de aynı anda Yunan askerlerince şehit edilmiştir. Yol kenarına toplanan ve olan biteni kavramaya çalışan yüzlerce Türk, işgal askerleri tarafından acımasızca katledilmiştir.

Yunan Orduları, İzmir’in ardından sırasıyla Manisa, Aydın, Uşak ve Bursa’yı işgal ederek Batı Anadolu’nun neredeyse tamamını ele geçirmiştir. “Megola İdea” peşinde koşan Yunan ordusu, Ankara önlerine kadar gelmiştir. Ancak 22 gün, 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı’nı Türk Ordusu’nun kazanmasının ardından, Yunan Ordusu İzmir’e doğru kaçmaya başlamıştır.

Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşal” ve “Gazi” unvanları verilmiştir. Büyük asker, Türk askerine gururla şöyle hitap etmiştir: “Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha evvel sizi başka meydan muharebelerinde de tanımıştım. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi sağlam ve pak kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranlarımı söylemeyi nefsime en aziz borç bilirim.”

O bir diplomat, askerine gururla böyle seslenmiştir. Atatürk ile kalın…

16 Eylül 2024
Ahmet Gürel