2050’de Küresel Kanser Vakalarında Artış: Türkiye’deki Durum

2050’de Kanser Vakalarının Artışı: Küresel Bir Sorun

Dünya genelinde 2050 yılına kadar 35 milyondan fazla yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Bu konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Umut ve Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nimet Baki, artan kanser vakalarına dikkat çekerek Türkiye’de 2022 yılında 240 bin kanser vakası kaydedildiğini belirtti.

TÜRKİYE’DE 2022 YILINDA 240 BİN KANSER VAKASI GÖRÜLDÜ

Dr. Nimet Baki’nin açıklamaları şu şekilde: “Dünya genelinde yaklaşık her 5 kişiden 1’i hayatı boyunca kansere yakalanma riski taşırken, her 9 erkekten 1’i ve 12 kadından 1’i kanser nedeniyle yaşamını yitiriyor. 2050 yılı itibarıyla kanser vakalarında yüzde 77’lik bir artış bekleniyor. 2022’de tahmin edilen 20 milyon kanser vakasına kıyasla bu artış, küresel sağlık sistemi açısından endişe verici bir durumu ortaya koyuyor.”

Küresel kanser yükü hızla artarken, başlıca risk faktörleri arasında tütün kullanımı, alkol tüketimi ve obezite öne çıkıyor. Ayrıca, hava kirliliği de kanser için önemli bir çevresel risk faktörü olarak tanımlanıyor.

Türkiye’de 2022 yılında kaydedilen 240 bin kanser vakası, bu hastalığın ülkemizdeki ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kanser hastalarının yaşam kalitesini artırmak da, sağlık sisteminin önemli hedeflerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu hedef, hastalığın son evrelerinde bireylerin fiziksel, psikososyal ve ruhsal esenliğini desteklemek amacıyla palyatif bakım hizmetleri ile mümkün hale geliyor.

Özellikle meme kanseri, rahim ağzı kanseri, ağız kanseri ve kolorektal kanser gibi en yaygın kanser türlerinin, erken teşhis edildiğinde ve en iyi tedavi uygulamaları ile desteklendiğinde yüksek iyileşme olasılıklarına sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ancak, ülkelerin gelir düzeylerine göre tedaviye erişimde önemli farklılıklar gözlemleniyor. Kapsamlı tedavi, yüksek gelirli ülkelerin yüzde 90’ından fazlasında mevcutken, düşük gelirli ülkelerde bu oran yüzde 15’ten azdır. Bu durum, sağlık hizmetlerine erişimin eşit olmadığı bir dünya gerçeğini ortaya koymaktadır.