
Sivas’ın Yıldızeli İlçesindeki Kayalıpınar: 3 Bin 800 Yıllık Hitit Şehri
Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Kayalıpınar köyünde yer alan 3 bin 800 yıllık Hitit kenti Kayalıpınar’da (Samuha) 2024 yılı kazı çalışmalarının son aşamasına gelindi. 1970’li yıllarda bir öğretmenin merakı sayesinde keşfedilen bu tarihi alanda kazı çalışmaları, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Çiğdem Maner liderliğinde titizlikle sürdürülmektedir. Bu tarihi Hitit kentinde, son dönem kazıları sırasında bir tapınak olduğu düşünülen büyük bir Hitit yapısı, önemli mühür baskıları ve Bizans dönemine ait mezarlarla yapı kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı.
Hitit Tarihi Kayalıpınar’da Mühür Baskılarıyla Yeniden Yazılıyor
Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Çiğdem Maner, kazı çalışmaları sırasında birçok mühür baskısının ortaya çıktığını belirterek, “2023 yılında çalıştığımız yanık bir binada mühür baskıları gün yüzüne çıktı. Bu mühür baskıları, Hitit devletinin sonunu getiren bazı entrikaları anlamamıza olanak tanıyor. 2023 kazılarında ayrıca Hititçe çiviyazılı tablet parçaları da keşfedildi. Bu tabletler genellikle dini içerik taşımaktadır. Kayalıpınar’da şimdiye kadar bulunan tabletler çoğunlukla kült içerikli veya talimat metinleridir. Ancak henüz herhangi bir siyasi metin bulamadık. Bu yıl mühür baskılarının tekrar çıktığı binada çalışmalarımız devam ediyor ve yeni mühür baskıları keşfetmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla buradaki bilgiler zamanla artacak. Sivas bölgesinde çok önemli Hitit yerleşimleri mevcut. Bu zengin maden kaynakları nedeniyle Hitit Krallığı’nın belki de burada başladığını varsayabiliriz. Dolayısıyla Sivas bölgesi, Hitit tarihi için son derece önemli bir konumda. Hatta en önemli bölgelerden biri olduğunu söyleyebilirim,” şeklinde konuştu.
İstanbul Üniversitesi Hititoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hititolog Prof. Dr. Hasan Peker, Samuha kentinin Hitit tarihinin yeniden yazıldığı merkezlerden biri olduğunu belirtti ve “Hitit tarihinin pek çok kez yazıldığı merkezlerden birinde bulunuyoruz. Hitit devleti yok olma tehlikesi ile karşı karşıya iken, imparatorluğun kurucusu I. Suppiluliuma, devleti toparlamak için babası büyük kral II/III. Tudhaliya ile birlikte düzenledikleri askeri seferlere merkez olarak burayı seçmiştir. Bu askeri seferler sayesinde Hitit devletini yeniden canlandırmışlardır. Burada yazılı olarak daha sonraki dönemlere ait bulgulara ulaşıyoruz. Eski kazılardan farklı olarak, birçok Anadolu Hiyeroglif yazısıyla yazılmış mühürlerden elde edilen kil topakları üzerinde görevli, büyük kral ve prenslerle ilgili bilgilere ulaşıyoruz. Hitit devletinin büyük krizlerinden biri olan Kadeş Savaşı’nda, Hititli başkomutan II. Muvattalli’nin oğlunu tahtan indiren amcası III. Hattusili’nin mühür baskıları yanı sıra, halk arasında bilinen büyük kraliçe Puduhepa’nın daha prenses olduğu döneme ait mühür baskıları ile karşılaşıyoruz,” şeklinde ifade etti.
Bilinen Hitit krallarının çoğunun hayatının büyük bir kısmını Samuha kentinde geçirdiğini dile getiren Kayalıpınar Kazı Başkanı Yardımcısı Arkeolog Doktor Emre Kuruçayırlı ise, “Kazı alanının kuzeyinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda birçok farklı dönemi bir arada keşfettik. Bir tapınak olduğu düşünülen büyük bir Hitit yapısı ortaya çıkardık. Bunun üstünden Roma yolu geçiyor ve hemen yanı başında Bizans dönemine ait buluntular var. Muhtemelen bir kilise veya şapel ile karşı karşıyayız. Kazı alanımızın aynı bölgesinde hem Hitit yapısı hem de oldukça önemli mühür baskıları ortaya çıktı. Çalışmalarımız oldukça önemlidir. Çünkü milattan önce 1650 ile milattan önce 1200 arasında Anadolu’nun neredeyse tamamını yönetmiş olan Hitit Krallığı’nın en önemli başkentlerinden biri Samuha kentidir. Bu nedenle burayı kazmak ve anlamak oldukça kritik bir öneme sahiptir. En bilinen Hitit krallarından bazıları hayatlarının büyük kısmını burada geçirmiştir. Hatta bazıları burada doğmuş bile olabilir. Birçoğu imparatorluğu buradan yönetmiştir. Daha sonraki dönemlere geldiğimizde ise Anadolu’nun bu bölgesinde Bizans dönemine dair çok fazla bilgiye sahip değiliz. Bu döneme ait bulunan buluntular genellikle mezarlıklarda yer almakta. Ancak bir yapı veya yerleşim bilinmiyor. Eğer bunları da ortaya çıkarabilirsek, Anadolu’nun bu dönemine de ışık tutmuş olacağız,” şeklinde sözlerini tamamladı.