Sakarya Savaşı Sonrası Gelişmeler ve Türk Ordusu’nun Başarısı

Sakarya Savaşı Sonrası Gelişmeler

Sakarya Savaşı’nın ardından, Gazi Mustafa Kemal Paşa, tarihî beyannamesinde şu ifadeleri kullanmıştır: “Sizin gibi kumandanları, zabitleri ve neferleri olan bir milletin yabancılara köle olması mümkün değildir…” İşte bu ruhla, 26 Ağustos gecesi, Türk 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları üzerindeki Yunan hatlarının zayıf noktalarından birisi olan Ballıkaya mevkiinden sızma yaparak Yunan hatlarının gerisine intikal etmeye başlamıştır.

Hücum saat 05.30’da başlamış, yarım saat süren yoğun bir bombardımanla Yunan ön hat mevzileri büyük bir yıkıma uğratılmıştır. Saat 06.00’da başlayan piyade taarruzu ise kısa sürede gelişerek, Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik Sivrisi’nin ele geçirilmesini sağlamıştır. O günlere ait bir anı daha: Gazi, 57. Tümen Kumandanı Asaf Bey’e, karşısında bulunan tepeyi süratle işgal etmesi emrini vermişti. Ancak 57. Fırka, karşısındaki tepede son bir çaba ile tutunan düşmanı oradan çekilmeye henüz mecbur edememiştir.

Bu gecikme Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı rahatsız etti. Hemen kumandana telefonla ikinci bir emir verdirip, bu tepenin ne kadar zamanda alınacağını sordu. Gelen cevapta, yarım saatlik bir mühlet isteniyordu. Ancak aradan yarım saat geçmesine rağmen tepe henüz işgal edilememişti. Gazi, bu durum karşısında bir kat daha sinirlendi ve şöyle sordu: “Hani yarım saatte alınacağına söz vermiştiniz? Niçin sözünüzü tutmadınız?” Gelen cevapta, Tümen kumandanının bunu bir onur meselesi yaparak sözünü yerine getiremediğinden dolayı bir üzüntü ile intihar ettiği bildirildi. Bu büyük millî davanın kazanılması söz konusu olduğu bir sırada meydana gelen bu üzücü olay, Türk’ün cesaretine yeni bir örnek olarak tarihe geçecektir.

Gazi, duygularını bastırarak yalnızca “Allah rahmet etsin!” dedikten sonra, aynı emri onun yerine geçen kumandana bildirdi. Ve tepe birkaç dakika içinde, şiddetli bir hücumla ele geçirildi.

Yunan Başkomutanı Hacı Anesti, sarsılan güney cephesini takviye etmek yerine, 2. Kolordu’nun esas plandaki gibi Çay istikametine taarruz etmesi emrini vermesi, Yunanlıları stratejik bir sıkıntıya sokmuştur. Öte yandan, yarma bölgesinin batısında Türk kolordusu, İzmir-Uşak bağlantısını kesmiş ve cephe gerisinde büyük bir kargaşaya yol açmıştır.

Trikupis, bu durumda elindeki tek şansın, tüm ihtiyatları ile Kalecik Sivrisi (Belen Tepesi) istikametinde bir gece taarruzu yapmak olduğunu düşünmüştür. Ancak devam eden Türk taarruzu ile 27 Ağustos sabaha karşı Tınaztepe, Erkmentepe ve Kurtkaya tepesinin düşmesi neticesinde Yunan cephesinin 27 Ağustos öğle saatlerinde tamamen çökmesine yol açmıştır. Cephenin bu beklenmedik şekilde çökmesi, Yunan 1. Kolordusu’nu ikiye bölmüş ve kuşatılmamak için İzmir yönünde geri çekilmeye başlamışlardır. Dumlupınar’a çekilmeye devam eden Yunan ordusu içindeki sevk ve idare bütünlüğü bozulmuştur.

26 Ağustos saat 05.30’da Afyon Kocatepe’de başlayan taarruzu idare eden Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos günü saat 14.00’de Türk Ordusu’na hücum emrini vermiştir. Akşam saat 19.30’a kadar süren bu büyük çarpışmalar, Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak bilinen olaylar zincirine dönüşmüş ve Yunan birlikleri imha edilip dağıtılmıştır. Gazi, Zafertepe’den bizzat yönettiği meydan savaşından sonra savaş sahasını gezerken binlerce düşman cesedinin birbiri üzerine yığılmış olarak bulunduğunu görmüş ve bu korkunç manzara karşısında şunları söylemiştir: “Bu manzara insanlığı utandırabilir! Fakat haklı vatan savunmamız için buna mecbur kaldık. Türkler başka milletlerin vatanında böyle bir harekete kalkışmazlar.”

Tarihte düşmanına, onun bayrağına saygı gösteren ikinci bir baş komutan yoktur. Evet, onun ilkelerine uyan bir lider olsaydı, ne Balkanlarda ne de Orta Doğu’da savaş olurdu.

23 Eylül 2024
Ahmet Gürel