Sheba Ağacı: Antik Zamanların Şifalı Kaynağı

Bilim dünyasında heyecan yaratan bir keşif, IflScience popüler bilim portalında yayımlandı. Sheba adı verilen bu olağanüstü ağaç, son 14 yılda yaklaşık 3 metre uzayarak bilim insanlarının dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Bu durum, araştırmacıların ilk kez bu ağaç üzerinde kapsamlı çalışmalar yapabilmesine olanak tanıdı.

Yapılan araştırmalar sonucunda, Sheba’nın buhur ve mür ailesinin (Burseraceae) bir üyesi olduğu ve Commiphora cinsine ait olduğu tespit edildi. Bu ailede günümüzde yaklaşık 200 farklı bitki türü bulunmakta ve bu türler, zengin aromatik sakız reçineleri nedeniyle yüksek ticari ve kültürel değere sahiptir. Genellikle Afrika, Madagaskar ve Arap Yarımadası‘nda yetişen bu ağaçlar, geçmişten günümüze birçok toplumda önemli yer tutmuştur.

Önceki çalışmalarda, Sheba ağacının tohumunun M.S. 993 ile 1202 yılları arasına tarihlendirildiği belirtilmişti. Bu durum, Sheba’nın günümüz İsrail, Filistin ve Ürdün‘ünü kapsayan Güney Levant bölgesindeki soyu tükenmiş bir ağaç popülasyonundan hayatta kalmış olabileceğini düşündürmektedir.

ANTİK ŞİFA KAYNAĞI

Bilim insanları, İncil’deki Yaratılış, Yeremya ve Hezekiel bölümlerinde bahsedilen ve şifa ile ilişkilendirilen ‘tsori’ reçinesinin Sheba ağacı tarafından salgılandığını öne sürüyor. Bu ağacın yaprakları ve reçinesi, vücuttaki yaraların ve iltihapların yanı sıra kanser oluşumuna karşı da faydalı olan doğal organik bileşikler içermektedir.

Araştırmacılar ayrıca, Sheba ağacının yapraklarında, cilt bakımında yaygın olarak kullanılan organik bir bileşik olan ‘skualenin’‘in %30 gibi yüksek seviyelerde bulunduğunu tespit etti. Bu bulgu, Sheba’nın potansiyel şifalı özelliklerini ve cilt sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini daha da ön plana çıkarmaktadır.

Mağarada bulunan az sayıda tohumun, muhtemelen hayvanlar tarafından taşındığı düşünülmektedir. Bu olağanüstü keşif, antik zamanlardan günümüze kadar gelen şifa ve doğa ile olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor.