Büyük Tufan ve Nuh’un Gemisi
Birçok kutsal kitap, Büyük Tufan ve Nuh’un Gemisi ile ilgili farklı anlatılar içermektedir. Bu hikayenin kökenleri, yalnızca dini metinlerle sınırlı kalmayıp, tarih boyunca çeşitli kültürlerde de yer bulmuştur. Bu anlatılara dair bilinen en eski eser, Babillere ait olan ‘Imago Mundi’ adlı kil tabletidir. Bilim insanları, yaklaşık 3 bin yıl öncesine tarihlenen ve günümüzde British Museum‘da sergilenen bu tabletin arka yüzünün bir ‘anahtar işlevi gördüğünü’ keşfederek, tablette yer alan haritanın gizemini çözmeyi başardılar.
Tabletteki metinde, “Bir yolcu, yolculuğu sırasında yedi fersahtan geçerek ‘parsiktu’ gemileri kadar büyük bir gemiyle karşılaşacak” ifadeleri yer almaktadır. BU NE ANLAMA GELİYOR?
Kelime kökeni olarak eski Farsçadaki ‘parsang’ ya da ‘parasang’ sözcüklerinden türediği düşünülen fersah, tarih boyunca denizde ve karada uzun mesafeleri ifade etmek için kullanılmış bir ölçü birimidir ve genellikle yaklaşık 5-6 kilometre olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, ‘Parsiktu’ terimi, özellikle Akad dilinde, genellikle büyüklük, kalınlık veya hacim ifade eden bir bağlamda kullanılmıştır. Bu durum, geminin sadece bir taşıma aracı değil, aynı zamanda devasa bir boyuta, belirgin bir yapıya ve sağlamlıkla donatılmış bir tür gemi olduğuna işaret etmektedir. Akad metinlerinde ‘parsiktu’, büyük ve hacimli nesneler için sıfat olarak da kullanıldığından, bahsedilen geminin muazzam boyutlarıyla tanındığı söylenebilir.
Bütün Yollar Ağrı Dağı’na Çıkıyor
Araştırmacılar, bu talimatları takip ederek, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde, özellikle Van Gölü ve çevresinde var olan antik bir medeniyet olan Urartu‘ya yoğunlaşmışlardır. Eski Mezopotamya şiirlerinde, bir adam ve ailesinin, yaşamlarını korumak için bir gemiye bindikleri anlatılmaktadır. Bu olayın yaşandığı yerin tam olarak bugünkü Ağrı Dağı olduğu düşünülmektedir. Urartu ise, ‘Ararat’ teriminin Asur dilindeki karşılığıdır. British Museum’dan küratör Dr. Irving Finkel, “Eğer bu yolculuğa çıkarsanız, bu tarihi teknenin kalıntılarını görebilirsiniz” şeklinde bir açıklamada bulunmaktadır.
Sekiz Üçgen, Sekiz Dağ…
Tablet, 1882 yılında bugünkü Irak topraklarında keşfedilmiş olsa da, zamanla hasar görmüştür. Ancak, araştırmacılar bu tabletteki sekiz üçgenin dağları temsil ettiğine dair bir yorumda bulunmuşlardır. Dr. Finkel’e göre, “Parsiktu ölçümü, bir Asurologun tüylerini diken diken edecek bir şeydir ve gerçek şu ki bu tablet, diğer çivi yazılı tabletlerden pek çok yönüyle ayrılan, oldukça ilginç bir eserdir. Çünkü teorik olarak, Nuh Tufanı anlatısının Babil versiyonunda söz edilen geminin konumunu işaret etmektedir…”
