
Kuş Gribi: Türkiye’deki Durum ve Etkileri
Türkiye, tavuk eti ve yumurtası üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke olma özelliğini korurken, son zamanlarda çeşitli bölgelerde kuş gribi vakaları görülmeye başlandı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akan, Eskişehir ve Konya’daki kuş gribi vakalarını İHA muhabirine değerlendirdi. Prof. Dr. Akan, kuş gribinin adından da anlaşılacağı üzere kanatlı hayvanları etkileyen bir hastalık olduğunu vurguladı. Türkiye’de ilk kuş gribi vakasının 2005 yılında tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Akan, “Bundan sonraki yıllarda 2006, 2007, 2008, 2015, 2023’te ve en son geçen hafta kuş gribi vakası yaşadık. Gelecekte daha fazla kuş gribi vakası ile karşılaşmamız mümkün. Dünyada bu hastalık oldukça yaygın ve özellikle Kuzey Amerika, Kuzey Avrupa ve Orta Avrupa ülkelerinde sıkça görülüyor. Asya kıtası ve Ortadoğu’da da kuş gribi vakaları mevcut,” şeklinde konuştu.
Hastalığın Bulaşma Yolu
Kuş gribinin Türkiye’ye nasıl yayıldığını açıklayan Prof. Dr. Mehmet Akan, “Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları önemli bir rol oynuyor. Bu kuşların sindirim sistemlerinde kuş gribi virüsü bulunabiliyor. Her göç sırasında bu mikroplarla başka ülkelere geçiyorlar. Göçmen kuşlar ve yerel serbest kuşlar bir araya geldiğinde, virüsü evcil kanatlılara bulaştırma riski artıyor. Bu durum, tavuklar ve hindilerde hastalığın başlamasına yol açabiliyor. Eğer hastalık ticari işletmelere sıçrarsa, bu durum büyük bir yıkıma sebep olabiliyor. Sonuç olarak, çok sayıda hayvan kaybı yaşanıyor ve bu da ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor,” dedi.
Kontrol Yöntemleri
Prof. Dr. Akan, “Kuş gribi bulaşmasını engellemek için en önemli adım, göçmen su kuşları ile kanatlı hayvanların temasını azaltmaktır. Bu durum, kontrol edilebilir bir süreç oluşturur. Göçmen kuşların temasını dikkatle izlememiz gerekiyor, çünkü bunlar kanatlı hayvanlarımıza virüsü bulaştırabilir,” şeklinde uyarıda bulundu.
Erken Teşhis ve Önemi
Kuş gribinin kanatlı hayvanlara bulaşmasının ardından yaşanan durumu özetleyen Akan, “Bu hastalık evcil kanatlılarda aniden başlayan ölüm tablosu ile kendini gösteriyor. Bir gün önce sağlıklı görünen hayvanlar, bir-iki gün içinde hızla ölmeye başlayabiliyor. Ölen hayvanları gözlemlediğimizde, yüksek ölüm oranları ile karşılaştığımızda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın il ve ilçe teşkilatlarına veya bir veteriner hekime durumu bildirmemiz gerekiyor. Bu durum, laboratuvara gönderilip teşhis edilmelidir. Erken teşhis, kayıpları azaltmakta son derece etkilidir,” dedi.
Ekonomik Etkileri
Kuş gribinin ülke ekonomilerinde yarattığı sorunlara değinen Prof. Dr. Mehmet Akan, “Dünyada en çok ekonomik kayba neden olan hastalıklardan biri kuş gribidir. Özellikle Avrupa’da, İtalya ve Hollanda gibi ülkelerde milyonlarca lira değer kaybına yol açmıştır. Bu nedenle hastalığın erken tanısı son derece önemlidir. Bakanlığın sürecin içinde aktif olarak yer alması ve yetkililerin durumdan haberdar edilmesi, üreticilerle birlikte yürütülmesi gereken kritik bir konudur,” ifadelerini kullandı.
Karantina Uygulamaları
Kuş gribinin tespit edilmesinin ardından atılması gereken adımları da açıklayan Akan, “Hastalık tespit edildikten sonra derhal karantina uyguluyoruz. İlk olarak 3 kilometrelik bir alanda, ardından 10 kilometrelik bir çaptaki hayvan hareketlerini dikkatlice kontrol ediyoruz. Şüpheli durumlar varsa, hayvanları laboratuvara götürüp analiz yaptırıyoruz. Bu şekilde durumu kontrol altına almak mümkün oluyor. Bu süreçte hastalıktan şüpheli hayvanların taşınması, bu hayvanlara verilen yemlerin başka işletmelere sevk edilmesi ve dışkının kontrolsüz bir şekilde başka yerlere atılması hastalığın yayılma riskini artırıyor. Bu nedenle, bu tür malzemelerin taşınmasını engellemek ve kümeste bırakmak büyük önem taşıyor,” dedi.
Kuş Gribinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi
Prof. Dr. Mehmet Akan, “Kuş gribi sadece kanatlı hayvanların hastalığıdır. İnsanları etkileme durumu oldukça nadirdir. Ülkemizde şu anda insan vakası bulunmamaktadır. Tüketicilerimizin bu konuda rahat olmalarını öneriyoruz. Bu hastalıklar, dünya genelinde ve Türkiye’de de yakından izlenmektedir,” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Tavuk Eti Üretimi
Prof. Dr. Akan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Ülkemizde tavuk eti, hindi eti ve tavuk yumurtası iç tüketimimizi tamamen karşılamaktadır. Artan yumurta ve kanatlı etimizi de ihracata göndermekteyiz. Bu hastalığın izlenmesi, Bakanlık ile birlikte sürecin takip edilmesi, hem iç tüketimin karşılanması hem de ihracat için kritik bir öneme sahiptir. Hastalık meydana geldiğinde, ihracatı olumsuz etkileyen bir durum ortaya çıkmaktadır. Uluslararası ticaret üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler, üretim yapısını ve nihayetinde tüketicileri de etkileyen fiyat değişimlerini beraberinde getirmektedir.