Tsrm’den Üreme Sağlığı Kongresi: ‘Üremeye Yardımcı Tedavide Destek Genişletilmeli’

Üreme Sağlığı ve İnfertilite: Türkiye’de Durum ve Çözüm Önerileri

Üreme sağlığı ve infertilite, günümüzde birçok çiftin karşılaştığı önemli bir sorundur. Türkiye’de, çocuk sahibi olmak isteyen her altı kişiden biri, istemesine rağmen çocuk yapma konusunda zorluk yaşamaktadır. Bu durum, nüfusun %17’sini etkilemekte ve dolayısıyla toplumsal bir sorun haline gelmektedir. Üreme sağlığı alanında yapılan çalışmalar ve öneriler, bu sorunun üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir.

Doğurganlık Oranları ve Nedenleri

Türkiye’de doğum oranı, 1.5 gibi düşük bir seviyede kalmaktadır. Bu durum, nüfusun geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İnsanların çocuk sahibi olma konusundaki isteksizliği, çeşitli sosyo-ekonomik faktörlerden kaynaklanmaktadır. Gelecek kaygısı, ekonomik belirsizlikler ve çocuk bakım maliyetlerinin yüksekliği, çiftleri çocuk sahibi olmaktan alıkoyan başlıca etkenlerdir. Ayrıca, birçok çift, çocuk sahibi olduktan sonra karşılaşacakları zorlukları düşünmekte ve bu nedenle daha az çocuk yapmayı tercih etmektedir.

Uluslararası Destek Modelleri

Ülkeler, doğurganlığı artırmak ve aileleri desteklemek amacıyla çeşitli politikalar geliştirmektedir. Örneğin, Güney Kore, çocuk sahibi olan çiftlere 75 bin dolara kadar destek sağlamaktadır. Finlandiya ise, babalık iznini 1.5 yıl olarak belirlemiş ve bu sayede ailelerin çocuk sahibi olma isteğini artırmayı hedeflemiştir. Türkiye, bu tür desteklerden yoksun kalmakta ve bu da doğurganlık oranlarının düşmesine neden olmaktadır.

Üreme Sağlığı ve Destek Önerileri

Türkiye’de doğurganlığın artırılması için atılması gereken adımlar oldukça önemlidir. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi’nde sunulan öneriler, bu sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. İşte bazı öneriler:

  • Üreme Yardımcı Tedavi Desteklerinin Genişletilmesi: Hiç çocuğu olmayan çiftlerin yanı sıra, kısırlık sorunu yaşayan 2 çocuklu çiftlerin de bu destekten yararlanabilmesi sağlanmalıdır.
  • Tüp Bebek Tedavi Desteğinin Arttırılması: Mevcut durumda 3 siklusla sınırlı olan tüp bebek desteklerinin, özellikle ileri yaş veya düşük rezervli çiftler için 6 siklusa kadar artırılması gerekmektedir.
  • Evlilik ve Aşılama Koşullarının Hafifletilmesi: En az üç yıllık evlilik ve önceden aşılama tedavisi gibi koşulların gözden geçirilmesi, daha fazla çiftin tedaviye ulaşmasını sağlayabilir.
  • Yumurta Dondurma İmkanlarının Genişletilmesi: Gelecekte çocuk sahibi olmak isteyen kadınların yumurta dondurma işlemleri için mevcut sınırlamaların azaltılması, üreme sağlığı açısından önemli bir adım olacaktır.
  • Doğurganlık Koruyucu Yöntemler için Destek: Doğurganlık koruyucu yöntemler için maddi destek sağlanması, özellikle genç yaşta çocuk sahibi olmak istemeyen bireyler için faydalı olacaktır.

Toplumsal Maddi Desteklerin Önemi

Üreme sağlığına yönelik verilen toplumsal maddi desteklerin, doğan çocukların ileride ülke ekonomisine yapacağı katkılar göz önüne alındığında, bu desteklerin artmasının ilave bir yük getirmediği çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bu bağlamda, devlet ve özel sektör iş birliği ile doğurganlık oranlarını artıracak projelerin hayata geçirilmesi büyük bir önem taşımaktadır.

Sonuç Olarak

Türkiye, doğurganlığı artırmak ve üreme sağlığını desteklemek adına önemli adımlar atmalıdır. Yukarıda belirtilen önerilerin hayata geçirilmesi, hem bireylerin hem de toplumun geleceği açısından kritik bir rol oynayacaktır. Çocuk sahibi olma isteği taşıyan çiftlere destek verilmesi, sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, üreme sağlığı ve infertilite konularında yapılacak çalışmalar ve alınacak tedbirler, toplumun her kesimi için büyük bir öneme sahiptir.