
Rusya’nın Suriye Politikası ve Ortodoks Araplar Üzerindeki Etkileri
Günümüzde, Rusya için Suriye, yalnızca bir askeri üs değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir mirasın da temsilcisidir. Bu ülkedeki Ortodoks Araplar, Rusya’nın bölgedeki stratejik çıkarları açısından büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Baas rejiminin çökmesi ile birlikte, Rusya’nın bölgedeki etkisi sorgulanmaya başlamıştır. Rusya’nın Suriye’deki varlığı, hem askeri hem de dini bir koruma görevi üstlenmiştir.
Suriye’deki Ortodoks Arapların Tarihi ve Rusya’nın Rolü
Ortodoks Araplar, Suriye’de yüzyıllardır varlık göstermektedir. 1700’lü yıllarda Rumların Rumlaştırma baskılarına maruz kalmaları, Rusya’nın bölgeye müdahale etmesine yol açmıştır. 1800’lerde, Rusya’nın “Ortodoksların koruyucusu” olarak ortaya çıkması, bu baskıların sona ermesini sağlamıştır. Bu durum, Rusya’nın Suriye’deki etkisini artırmış ve Ortodoks Arapların kimliğini korumasına yardımcı olmuştur.
Rusya’nın Askeri Üsleri ve Stratejik Çıkarları
Rusya’nın Suriye’deki askeri üsleri, yalnızca bu bölgedeki güç dengelerini değil, aynı zamanda Afrika ve Akdeniz politikalarını da şekillendirmektedir. Suriye’deki üslerden mahrum kalmak, Rusya’nın uluslararası alandaki prestijini ciddi şekilde zedeler. Bazı Rus gazeteleri, Rusya’nın bu üsleri korumak için Türkiye gibi bölgedeki aktörlerle anlaşma yapmış olabileceğini öne sürmektedir. Bu durum, Rusya’nın dış politikası açısından kritik bir dönüm noktasıdır.
Baas Rejiminin Çökmesi ve Sonrası
Baas rejiminin çökmesi, Rusya için büyük bir prestij kaybı anlamına gelmektedir. Bu durum, Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltmış ve Ortodoks Arapların güvenliğini tehdit eder hale getirmiştir. Ukrayna yönetimi, “Rusya’ya bel bağlayanların sonu budur” diyerek, Rusya’nın uluslararası alandaki itibar kaybını gözler önüne sermektedir. Öte yandan, Rusya’nın Suriye’deki Ortodoks Araplara yönelik koruma iddiaları da sorgulanır hale gelmiştir.
Ukrayna Savaşı ve Rusya’nın Stratejik Hataları
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, askeri olarak büyük bir kayıpla sonuçlanmış ve uluslararası prestij kaybına neden olmuştur. 2021’de Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesinin ardından, Rusya da benzer bir duruma düşmüştür. Rusya’nın aşırı özgüveni, onu bu çıkmaza sokmuştur. Bu özgüven, Rusya’daki genel bir tutumdur ve sokaktaki insanlardan devletin zirvesine kadar yaygındır.
Güçle Övünme ve Milliyetçi Duygular
Rusya’da, güçle övünme alışkanlığı, toplumun her kesiminde kendini göstermektedir. “Ayı” terimi, Rusya’da güç ve kuvvet simgesi olarak kullanılmaktadır. Bu durum, Rusya’nın uluslararası alandaki gücünü pekiştirmeye çalışırken, aynı zamanda stratejik hatalar yapmasına da yol açmaktadır. Milliyetçi kesimlerde, “Rus ayısı, pençesini indirdi mi düşmanını darmadağın eder” gibi yorumlar yapılırken, daha temkinli yaklaşanlar ise “Arap çölünde aynı başarıyı gösteremeyebilir” demektedir.
Son Gelişmeler ve Gelecek Öngörüleri
Son gelişmeler, Rusya’nın Suriye’deki etkisinin azaldığını ve Ortodoks Arapların güvenliğinin tehdit altında olduğunu göstermektedir. 2022 ortalarında, bir arkadaşımın söylediği gibi, “Ayı, ayağını kapana kaptırdı.” Bu durum, uluslararası aktörlerin Rusya’yı daha fazla zorlamasına zemin hazırlamaktadır. Ancak, Ukrayna’daki savaşın Rusya’nın lehine sonuçlanma ihtimali hala mevcuttur. Bu durum, Rusya’nın karar alma sürecindeki zayıflıkları gözler önüne sermektedir.
Rusya’nın Gelecekteki Stratejileri
Rusya’nın Suriye’deki geleceği, hem askeri hem de diplomatik açıdan büyük bir belirsizlik içermektedir. Ortodoks Araplar üzerindeki koruma rolünü sürdürüp sürdüremeyeceği, Rusya’nın uluslararası alandaki prestijini belirleyecektir. Bu süreçte, Rusya’nın dış politikası ve askeri stratejileri, Suriye’deki varlığına doğrudan etki edecektir. Dolayısıyla, Rusya’nın Suriye’deki durumu, yalnızca bölgesel değil, küresel güç dinamiklerini de etkileyecek boyutta bir öneme sahiptir.