Boğaziçi Üniversitesi Bileşenleri Bugün Direnişin Dördüncü Yılı Kapsamında Güney Yerleşkesinde Toplanacak

Boğaziçi Üniversitesi Kayyum Rektörlük Süreci

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 2 Ocak 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kayyum rektör Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne atanması, üniversite bileşenleri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu süreç, akademik özgürlükler, üniversite özerkliği ve demokratik katılım konularında önemli tartışmalara yol açtı. Eylemlere katılan öğrenciler, akademisyenler ve mezunlar, üniversitenin özgür bir eğitim ortamı sunması gerektiğini savunarak direnişlerini sürdürdü.

Kayyum Rektörlük ve Direniş

Atama sonrası, Melih Bulu’nun görev süresinin altı ayda biteceği öngörüsü, AKP Sarıyer İlçe Başkanlığı kurucularından Bulu’nun görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Ancak, onun yerine atanan Naci İnci ile birlikte üniversite bileşenlerinin iradesi yine hiçe sayıldı. Bu dönemde, hukuksuz uygulamalar ve yıldırma politikaları hız kazandı. Üniversite topluluğu, “demokratik, özgür ve özerk üniversite” talebiyle eylemlerine devam etti.

Hukuksuzlukların Sıradanlaşması

Hukuksuz uygulamalara karşı çıkan öğrencilere yönelik çeşitli baskılar ve yıldırmalar yapıldı. Özellikle, öğrencilere ait kart iptalleri ve soruşturma süreçleri, üniversite ortamında büyük bir korku ve belirsizlik yarattı. Görevden alınan akademisyenler, mahkeme kararlarına rağmen geri dönemediler. Bu durum, akademik özgürlüğün ne denli tehdit altında olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek teşkil etti.

Akademik Nöbetler ve Toplumsal Dayanışma

Üstün Ergüder gibi eski rektörlerin okul girişlerinin engellenmesi, üniversite camiasında büyük bir tepkiyle karşılandı. 6 Aralık tarihinde akademisyenlerin rektörlük binasına sırtlarını dönerek gerçekleştirdiği “akademik nöbet” etkinliğine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Orada rektör değil işgalci var” diyerek direnişin önemine vurgu yaptı. Bu tür eylemler, akademik camianın dayanışma içerisinde olduğunun bir göstergesi oldu.

Öğrenci Hakları ve Hukuksuzluklar

Öğrencilerin yaşam alanları ve hakları üzerinde ciddi sıkıntılar yaşandı. Sınav haftalarında giriş kartlarının iptal edilmesi, eğitim hayatını doğrudan etkileyen bir uygulama haline geldi. Bu durum, öğrencilerin akademik başarılarını da olumsuz yönde etkiledi. Bununla birlikte, yurtlarda yaşanan ısınma sorunları da birçok öğrenci için katlanılmaz hale geldi.

Baskılar ve Soruşturmalar

Kayyum yönetiminin uygulamaları, sadece öğrencileri değil, akademisyenleri de hedef aldı. Soruşturmalar, akademik özgürlüğü tehdit eden bir araç olarak kullanıldı. Eylemlere katılan öğrenciler, gözaltına alındı, tutuklandı ve çeşitli baskılara maruz kaldı. Bu durum, üniversitelerin bağımsızlığını zedeleyen bir atmosfer oluşturdu.

Gelecek Perspektifi ve Umut

Boğaziçi Üniversitesi’nin geleceği, bu süreçte yaşananlar üzerinden şekillenecek. Ancak, direnişin sürmesi ve toplumsal dayanışmanın artması, üniversitenin demokratik yapısının yeniden inşa edilmesi açısından kritik bir önem taşıyor. Özellikle, 2024 yılında eylemlere destek veren milletvekillerinin engellenmesi, bu mücadelenin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.

Sonuç Olarak

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan bu süreç, sadece akademik bir çatışma değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinçlenme hareketidir. Öğrencilerin, akademisyenlerin ve mezunların birlikte hareket etmesi, üniversitenin geleceği için umut verici bir gelişmedir. Bu direniş, özgür bir üniversite anlayışını yeniden inşa etme çabası olarak da değerlendirilebilir.