
AKP İktidarının Laik Eğitime Yönelik Tutumları
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının laik eğitime karşı olan tutum ve uygulamaları, toplumda birçok tartışmayı beraberinde getiriyor. Bu tartışmaların merkezinde, eğitim kurumlarında gerçekleştirilen dini uygulamalar ve gerici kadrolaşmalar yer alıyor. Özellikle Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) programı çerçevesinde gerçekleştirilen uygulamalar, laik eğitim anlayışını tehdit eden unsurlar olarak öne çıkıyor.
Son dönemde bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde yaşandı. Üniversitenin Edebiyat Fakültesi’nde bulunan Bilim Tarihi bölümüne alınacak doçent kadrosu için, “İslam, Osmanlı ve modern kimya tarihi üzerine çalışmalar yapmış olmak” gibi özel bir koşul arandı. Bu durum, üniversitelerdeki akademik kadroların nasıl şekillendirildiğine dair önemli bir gösterge niteliği taşıyor.
Ayrıca, Cumhuriyet Gazetesi’nin geçen yıl gündeme getirdiği bir başka örnek ise, üniversitenin Eğitim Fakültesi Sınıf Eğitimi Anabilim Dalı için alınacak öğretim üyesi pozisyonu için “Doktorasını din eğitimi alanında yapmış olmak” şartının aranmasıydı. Bu tür uygulamalar, eğitim sisteminin laik karakterine yönelik ciddi tehditler oluşturuyor.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde iktisat bölümü için alınacak doçent kadrosunda da benzer bir durumla karşılaşıldı. Burada da “İslam iktisadı alanında çalışmalar yapmış olmak” koşulu talep edildi. Bu tür adrese teslim kadrolaşmalar, eğitim kurumlarının bilimsel ve nesnel bir yaklaşımla yönetilmediğini, aksine ideolojik bir çerçeve içinde şekillendirilmeye çalışıldığını gösteriyor.
Bu bağlamda, laik eğitim anlayışının korunması ve geliştirilmesi için toplumun her kesiminin duyarlı olması büyük önem taşımaktadır. Eğitimdeki bu dönüşüm, sadece akademik alanı değil, aynı zamanda toplumun genel yapısını da etkileyebilecek boyutlardadır.