Almanya’da Aşırı Sağcı Afd’nin Başbakan Adayı Belli Oldu

Berlin’deki AfD Kongresi ve Alice Weidel’in Başbakan Adaylığı

Almanya’nın başkenti Berlin‘in güneyinde yer alan Riesa kentinde düzenlenen AfD kongresi, ülkedeki siyasi dengeleri değiştirebilecek bir kararın alındığı önemli bir etkinlik oldu. Kongrede, 45 yaşındakiAlice Weidel, oy birliğiyle başbakan adayı olarak belirlendi. Bu durum, Almanya’da sağ popülist hareketin güçlendiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Alice Weidel Kimdir?

Alice Elisabeth Weidel, 6 Şubat 1979‘da Almanya’nın Gütersloh kentinde dünyaya gelmiştir. Eğitim hayatına Bayreuth Üniversitesi‘nde ekonomi ve işletme alanında başlamış, eğitimini Çin’de tamamlamıştır. Weidel, bu süreçte Konrad Adenauer Vakfı‘ndan burs alarak başarılı bir akademik kariyerin temellerini atmıştır. Akıcı bir şekilde Mandarin Çincesi konuşabilmesi, onun uluslararası arenada da dikkat çekmesini sağlamıştır.

Profesyonel Kariyeri

Weidel, profesyonel kariyerine yatırım bankacılığı alanında adım atmıştır. Allianz Global Investors ve Goldman Sachs gibi prestijli finans kuruluşlarında çalışarak önemli deneyimler edinmiştir. 2013 yılında Almanya için Alternatif (AfD) partisine katılması, onun siyasi kariyerine geçiş yapmasına vesile olmuştur. 2017 federal seçimlerinde Alexander Gauland ile birlikte AfD’nin önde gelen adayı olarak Federal Meclis‘e seçilmiş ve o tarihten bu yana milletvekili olarak görevini sürdürmektedir.

AfD’nin Siyasi Hedefleri

AfD Eş Başkanı Tino Chrupalla, partinin hedeflerini net bir şekilde ifade etti. Chrupalla, “Amacımız federal seçimlerden sonra hükümetin sorumluluğunu üstlenmektir” diyerek, partinin gelecekteki siyasi stratejisini ortaya koydu. Weidel’in başbakan adayı olmasına ilişkin Chrupalla, “O, geleceğin şansölyesi” ifadesini kullanarak, Weidel’in partinin geleceğinde ne denli önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Göçmen Politikaları ve Eleştiriler

Weidel, göçmen karşıtı söylemleriyle tanınmaktadır. Kongrede yaptığı konuşmada, Magdeburg‘da gerçekleştirilen Noel saldırısına değinerek, ülkelerinde olmaması gereken göçmen kökenli bir kişinin oraya terör getirdiğini ifade etti. Weidel, göçmenleri ülkeye getiren sorumluların istifa etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, sığınmacılara sağlanan nakit yardımlarının gözden geçirileceğini ve bu yardımların ayni yardımlara dönüştürülmesi gerektiğini dile getirdi. Bu tür açıklamalar, onun popülist söylemlerinin bir parçası olarak öne çıkmaktadır.

Özel Hayatı ve Kişisel İnançları

Alice Weidel, özel hayatında, İsviçre’nin Biel kentinde Sri Lankalı-İsviçreli film yapımcısı Sarah Bossard ile birlikte yaşamaktadır. Çiftin iki evlatlık çocuğu bulunmaktadır. Weidel aynı zamanda Berlin’de de ikamet etmektedir. Kişisel yaşamında, toplumun çeşitli kesimleri tarafından eleştirilse de, popülist söylemleri ve göçmen karşıtı duruşuyla dikkat çekmektedir. Özellikle, partisinin eşcinsel evliliklere karşı tutumuna rağmen, kendisinin eşcinsel bir evlilik yürütmesi, toplumsal normlarla çelişmektedir.

2025 Genel Seçimleri ve AfD’nin Geleceği

AfD, 2025 yılında yapılacak erken genel seçimlerde Weidel’i başbakan adayı olarak gösterme kararı almıştır. Bu durum, partinin daha geniş kitlelere ulaşma hedefinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Weidel’in liderliği altında, AfD’nin daha radikal ve belirgin bir şekilde sağ politikaları benimsemesi beklenmektedir. Bu durum, Almanya’nın siyasi ortamında büyük bir değişimi de beraberinde getirebilir.

Sonuç olarak, Alice Weidel’in başbakan adaylığı ve AfD’nin politikaları, Almanya’nın siyasi geleceğinde önemli bir rol oynayacaktır. Kongre sonrası yapılan açıklamalar, partinin gelecekteki stratejileri ve hedefleri hakkında net bilgiler sunmaktadır. Weidel’in kişisel ve siyasi duruşu, onu Almanya’nın tartışmalı figürlerinden biri haline getirmiştir.