
Anadolu Halıları ve Modern Sanatın Buluşması
Anadolu’da halı, yalnızca bir ev eşyası olmanın ötesinde, kültürel kimliğimizin bir parçası haline gelmiştir. Tarih boyunca duvarları süsleyen ve zeminleri kaplayan halılar, derin sembollerle doludur. Bu sembollerin anlamlarını keşfetmek, geçmişle bugünü bir araya getirmek adına önemli bir adımdır. Yarın itibarıyla Anna Laudel’de açılacak olan Ramazan Can ve Cem Sonel’in “All the Good Memories are Stored (Tüm Güzel Anılar Saklanır)” isimli sergisi, bu bağlamda dikkat çekici bir örnek sunuyor. Sergi, halıların yanında dijital yerleştirmelerle geçmiş ve geleceği harmanlayarak izleyiciye sunuyor.
Geleneksel ile Modernin Buluşması
Ramazan Can ve Cem Sonel, eserlerinde zıt malzemeleri bir araya getirseler de, ortaya çıkan çalışmaların uyumlu bir bütün oluşturması, iki sanatçının güçlü dostluğundan kaynaklanıyor. Dünkü basın turunda Cem Sonel’in, “Ramazan’la çalışmak çok rahat” demesi, bu iş birliğinin ne denli verimli olduğunu da gözler önüne seriyor.
Ramazan Can, eserlerinde Şamanizm ve modern mistizm temalarını işliyor. Halılarında sıkça Anadolu’ya özgü motiflere yer veriyor; bu motifler, İslamiyet sonrası resim sanatındaki tasvir yasağının halı dokumacılığında soyut tasvirler yaratmasına olanak tanıdığını gösteriyor. Sanatçının bu anlayışı, Anadolu’nun derin kültürel mirasını ve tarihini gün yüzüne çıkarıyor.
Sergide dikkat çeken “0” ve “1” rakamları ise, Cem Sonel’in grafik tasarım temelli yaklaşımının bir yansıması olarak ortaya çıkıyor. Bu iki rakam, dijital dünyamızın temellerini oluşturuyor. Hatta serginin giriş katındaki eserlerden biri, sadece bu iki rakamdan oluşuyor; bu da makinelerin “okuyabildiği” sayılarla bir etkileşim kuruyor.
Sergi, sanatçıların geçmişteki üretimlerinin bir devamı niteliğinde olup, modern dünyanın işleyişi içinde zaman ve bellek kavramlarını sorguluyor. Dijital tabanlı LED ve dokuma halıların birleşimi ile geleneksel motiflere çağdaş bir yorum kazandıran sergi, sanatçıların bireysel hafızalarından yola çıkarak kolektif bir belleğe ulaşmayı hedefliyor.
Sergide öne çıkan kolektif bellek, insanların ortak geçmiş deneyimlerine değil, daha ziyade geçmişin bilgisinin ortaklaşmasına odaklanıyor. Bu anlamda, sergi izleyicilere sadece estetik bir deneyim sunmakla kalmıyor, aynı zamanda derin düşüncelere de kapı aralıyor. Sergi, İstanbul Beyoğlu’ndaki Kazancı Yokuşu’nda yer alan Anna Laudel’de, 12 Ocak 2025’e kadar ziyaret edilebilir.