
Ekimin son günü sizlerle buluşmanın önemini tam 2 gün önce yaşadığımız Cumhuriyetimizin 101’inci yıldönümünü coşkuyla bir tutuyorum. Çünkü Cumhuriyet gazetesi, dedelerimin, babamın ve benim ilk gazetem oldu. Türkiye’nin de bu çizgideki ilk gazetesi; yol gösterici, laik ve özlenen Türkiye dinamiğinin altını çizen bir kurum. Evet, Türkiye zor günler geçiriyor. Bu durum yeni değil; uzun zamandır toplum gerim gerim geriliyor.
Çocuk cinayetleri mi dersiniz, Narin’in katledilmesinin ortaya çıkmasının neredeyse 20 günden fazla sürmesi mi? Yoksa karı koca ayrılmalarına katlanamayan zavallı egolu erkeklerin cinayetlerinden mi? Nereden tutsanız dökülüyoruz. Üstüne üstlük, seçilmiş Esenyurt Belediye Başkanı’nın görevden alınması ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyuma atanması gibi olaylar da yaşanıyor.
Dünya Gündemi
Dünya haberlerine gelirsek, Trump mı alacak yoksa kadın lider özlemini Mrs. Harris mi çözecek? ABD, bu sorunun yanıtını merak ediyor. Küresel ısınmadan dolayı Avrupa seller altında kalırken, Amerika kıtası ve Filipinler’de eşi görülmemiş fırtınalar meydana geliyor. Hani derler ya, dünyanın çivisi çıktı; gerçekten de çıktı. Bu duruma en büyük örnek, insanların mutsuzluğudur. Özellikle yeni neslin depresif zorluklarla mücadele gücü oldukça zayıf. Onlara “Armut piş, ağzıma düş” dönemi çocukları diyoruz ki, haksız değiliz.
Yeni Nesil ve Değişen Değerler
İyi şartlarda varlıklı bir ailenin çocuğuydum ama asla hissedemezdik. Tek bir harçlık ve kışlık-yazlık giysi ihtiyaçlarımız annemiz tarafından karşılanır, hep birlikte evde yenilen akşam yemekleri ve dersle oyun saatleri disiplinle düzenlenirdi. Baba ise hükümet gibi, tatlı otoriter ama sevgi doluydu. Ancak ölçülüydü. Şimdiki gençlere kızamıyorum, çünkü zaman onları böyle yoğurdu. İçlerine kapanık, yani bireysel bir yaşam sürüyorlar. Her kararı kendileri almak isteyen, alışverişlerini yerlerinden kalkmadan internet üzerinden yapan ve eve yemek getirtmeyi tercih eden bir nesil var. Oturan boğalar mı desem yoksa üreten arılar mı, bu tanım bilemedim.
Ancak bundan sonrası onlara emanet. Yeni dünya, yeni nesile emanet; onlar üretecek, yönetecek ve yön verecekler. Güvenelim mi? Ama yine de eski nesilden gelme bilirkişilere, bilge adamlara danışmakta fayda var.
İklim Değişikliği ve Yerel Yönetim
Bakın, kasım ayındayız ve hâlâ 20 derece hava sıcaklığı var. Bu arada, 29 Eylül’de İstanbul Büyük Kulüp İskelesi’nden denize girmişliğim var. Eskiden ekim ayında kışlıklar çıkar, mont, kaban ve kazaklar ön plana alınırdı. Artık paltoyu unuttuk. Düzenli yağışlar yok, sular azalıyor. Maşallah, İBB ve İSKİ aslanlar gibi ayakta; ne suyumuz kesiliyor ne de elektriğimiz. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na teşekkür etmek gerek; hem belediye hizmetleri hem de 29 Ekim kutlamaları için.
Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği Bağdat Caddesi’ndeki kortej ise biz Cumhuriyetçileri resmen ağlattı. Kortejin ölümsüz olması kaydıyla video çekimi yaptım; çipini kasamda saklayacağım. Gelecek nesle bizlerden bir hatıra olarak, başta Cumhuriyet olmak üzere tüm gazete başlıkları dosyalandı ve saklandı. İşin üzücü yanı, devlet bankalarının minicik bayraklarla 29 Ekim’i geçiştirmesiydi. Kalamış’ta apartmanların camlarını bile kapatacak büyüklükte bayrak asmanın gururunu yaşayan İstanbullulara selam olsun.
Sonuç ve İstekler
Daha fazla Atatürk milliyetçiliği, daha fazla laiklik, daha fazla eğitim, daha fazla ilim ve daha fazla diplomasi istiyoruz. Son söz; kavgasız, huzurlu ortamlar ve yağmurlu günler diliyorum. Lapa lapa yağan karlara da ihtiyacımız var. Dünya çöl olmasın, Türkiye yemyeşil kalsın ve yeşil-mavi bir gelecek bekleyelim.