
Suriye’deki İsrail hava saldırıları, 2012’den bu yana “en şiddetli” olanlar, Birleşik Krallık merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi açıkladı.
Suriye’deki savaşı on yıldan fazla bir süredir izleyen kuruluşun verilerine göre, İsrail, geçen hafta sonu Beşar Esad’ın kaçmasından bu yana komşusuna 450’den fazla saldırı gerçekleştirdi ve Suriye’nin donanmasını, sayısız hava üssünü ve askeri ekipmanı Suriye kıyılarında yok etti.
En son olarak, İsrail füzeleri, Hama, Homs ve başkent Şam şehirleri yakınında Cumartesi gecesi başlayan saldırılarda Suriye’nin füze depolarını ve eski ordu bölgelerini 75 kez vurdu, dedi grup.
Geçen hafta, İsrail ordusu ayrıca, iki ülke arasında 1974’te yapılan ateşkesin bir parçası olarak oluşturulan demilitarize tampon bölgenin zirvesi olan Hernon Dağı’nın kontrolünü ele geçirdi.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bu adımın geçici olduğunu ve sınırda istikrar sağlamak için gerekli olduğunu ısrarla ifade etti.
Uluslararası toplumdan gelen tepkilere rağmen, bu adımın iki ülke arasındaki ateşkes anlaşmasını ihlal ettiği ve sömürücü bir toprak alma olarak değerlendirilebileceği konusunda bir zaman çizelgesi vermedi.
- ‘Henüz güvenli değil’: Avrupa’daki Suriye diasporası sevinç ve endişe arasında yakalandı
- İsrail, Suriye’deki ‘yeni cephe’de Golan Tepeleri’ne genişlemeyi planlıyor
BM sözcüsü Stephane Dujarric, barış gücülerinin İsrail’e bu adımının “1974’teki ayrılma anlaşmasını ihlal edeceğini” bildirdiklerini, bu anlaşmanın bölgede hiçbir asker olmaması gerektiğini belirtti.
Suriye’de güçleri yöneten ve geçen hafta sonu Şam’ı ele geçiren Hayat Tahrir al-Sham (HTS) isyan grubunun lideri, İsrail’in toprak ele geçirmelerini “haksız” olarak nitelendirdi.
Suriye TV’de konuşan Ahmed al-Sharaa, daha önce Abu Mohammad al-Jolani olarak biliniyordu, aynı zamanda ülkenin daha fazla çatışmaya dayanacak gücü olmadığını da ekledi.
“Suriye’nin yıllarca süren çatışma ve savaş sonrasında yorgun durumu, yeni karşılaşmalara izin vermiyor,” dedi al-Sharaa. “Bu aşamadaki öncelik yeniden inşa ve istikrar, daha fazla yıkıma yol açabilecek anlaşmazlıklara sürüklenmek değil.”
Geçen hafta, Fransa, iki ülkeyi ayıran tampon bölgeden çekilmesi için İsrail’e çağrıda bulundu ve Arap ülkelerinin Suriye’nin egemenliğine saygı gösterilmesi yönündeki çağrılarına katıldı.
‘Boşluk’
Geri çekilme çağrılarına rağmen, Netanyahu, İsrail’in hava saldırılarının, İsrail güvenliğini tehdit eden iddia edilen “cihatçı grupların” gelişimini engellemek için gerekli olduğunu savundu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail’in Biden yönetimini Suriye’deki geçici varlığı hakkında bilgilendirdiğini ve bu “boşluğun kötü bir şeyle doldurulmasını engellemek” amacıyla bulunduğunu söyledi.
HTS şu anda Suriye’de güç sahibidir. Grup, El Kaide ile bağlantıları nedeniyle ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa’da sınıflandırılmış bir terör örgütüdür. Son yıllarda ılımlı bir duruş sergilemiş ve Esad’dan iktidarı aldıktan sonra, hükümet hizmetlerini yeniden başlatma ve ılımlı bir yönetişim için çaba göstermiştir.
ABD yetkilileri, Cumartesi günü HTS ile ve birkaç başka ülkeyle doğrudan temas halinde olduklarını doğruladılar. Blinken, Suriye’nin barışçıl, mezhepsiz ve kapsayıcı bir ülkeye geçişini yönlendirecek bir dizi ilkeye onay verdiğini söyledi.
Şu anda, Esad rejiminin şok edici çöküşünden sonra diğer yabancı güçlerin Suriye’deki çıkarlarını nasıl koruyacağı belirsizliğini koruyor. Ülkede iki askeri üssü bulunan Rusya, oradaki güçleriyle ne olacağına henüz resmi olarak bir açıklama yapmadı.
Türk Savunma Bakanı Yaşar Güler, yerel medyaya Rusya’nın ayrılacağını düşünmediğini, “Kalmaları için her şeyi yapacaklar” dedi.
Güler, Şam’ı ele geçiren isyancılarla uzun süredir bağlantıları olan Türkiye’nin, Rusya’ya Suriye’nin yeni yönetimiyle iletişim kurmasında yardım teklif ettiğini ekledi.
Şu anda, Şam’daki geçici yönetim, okulların ve üniversitelerin tekrar derslere başlayacağını duyurdu. HTS’nin liderliğindeki otoriteler, ülkeyi normalleşme hissine kavuşturmak amacıyla kamu hizmetlerini yeniden kurma hedefinde olduklarını belirtti.