İzmir Limanı’nın Abu Dabi ile Ortaklık Görüşmeleri ve Özelleştirme Tartışmaları

İzmir Limanı’nın Geleceği: Abu Dabi ile Ortaklık Görüşmeleri

Türkiye, devlet kontrolündeki Abu Dabi Liman İşletmesi (ADP) ile İzmir Limanı‘nın işletme hakları için bir ortak girişim kurma sürecinde önemli adımlar atıyor. Bu konuyla ilgili bilgi sahibi olan iki kaynak, İngiliz haber ajansı Reuters‘a yaptıkları açıklamalarda, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtti. Geçtiğimiz Aralık ayında, Abu Dabi’nin İzmir Limanı’nın işletme haklarına ortak olma isteğini dile getirdiği ve bu anlaşmanın yaklaşık 500 milyon dolar değerinde olabileceği yönünde bilgiler paylaşılmıştı.

Rekabet ve Kapasite Değişiklikleri

Bölgedeki rekabet koşullarındaki değişiklikler ve limanın kapasitesi, bu anlaşmanın sonuçlandırılmasında gecikmelere neden oldu. Ancak kaynaklar, müzakerelerin nihai bir anlaşmaya ulaşmak amacıyla devam ettiğini vurguladı. Bir kaynak, Türkiye’nin başka potansiyel alıcılarla da görüşme gerçekleştirdiğini ancak ADP ile ilerleme kararı aldığını ifade etti. Bu kaynak, “Değişen rekabet ve kapasite koşulları nihai anlaşmayı geciktirdi. Müzakereler devam ediyor” şeklinde konuştu.

İzmir Limanı’nın Durumu ve Önemi

İkinci bir kaynak ise 1959 yılında faaliyete geçen İzmir Limanı’nın güçlü lojistik bağlantılara sahip olduğunu, fakat aynı zamanda önemli bir yatırım ihtiyacı bulunduğunu dile getirdi. Türkiye Varlık Fonu (TVF) tarafından yönetilen İzmir Limanı, konteyner hacmi ve yük tonajı açısından Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olarak dikkat çekiyor. TVF, Reuters’a gönderdiği yazılı yanıtta, liman ve ülke için katma değer yaratma hedefiyle çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

TVF Açıklaması

TVF’nin açıklamasında, “Türkiye Varlık Fonu olarak, ülkemiz ve İzmir Limanı için en yüksek katma değeri oluşturma ve varlıklarımızın değerini artırma hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerine yer verildi. Abu Dabi Liman İşletmesi ise Reuters’ın yorum talebine yanıt vermedi.

Özelleştirme Süreci ve Kamu Tepkisi

902 bin metrekarelik bir alana sahip olan İzmir Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesi, yıllardır Türkiye’nin gündeminde yer alıyor. Liman, 2004 yılında dönemin AKP hükümeti tarafından özelleştirme programına alınmış ve 2007 yılında ihale açılmıştır. İhaleyi 1 milyon 275 milyar dolar bedelle Hutchison, Global ve Ege İhracatçılar Birliği konsorsiyumu kazanmıştı. Ancak, özelleştirme ihalesi sonrasında açılan yürütmeyi durdurma ve ihalenin iptali yönündeki davalar nedeniyle ihale süreci uzadı ve kazanan grup ihaleden vazgeçmek zorunda kaldı; dolayısıyla limanın özelleştirilmesi gerçekleşemedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Açıklamaları

Geçen yıl, limanın özelleştirilmesiyle ilgili çıkan haberler üzerine dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, çok önemli açıklamalarda bulundu. Soyer, “Bazı güncel haberler yoluyla İzmir Alsancak Limanı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne satılma gayreti ve planları olduğunu öğrendim. Bu topraklar atalarımızın kanlarıyla sulanarak bize emanet edilmiştir. Bu yüzden İzmir Limanı’nın bulunduğu bölgeye ‘Al Sancak’ denir. İktisat Kongresi yüzyıl önce bu liman nedeniyle İzmir’de toplanmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu liman burada olduğu için İzmir Enternasyonel Fuarı’nı kurmuştur. Bu limanın satışı, herhangi bir gayrimenkul satışına benzemez. Yüz yıl önce kazandığımız kabotaj hakkının, yani limanlarımızdaki ulusal egemenliğin ortadan kaldırılarak, kapitülasyonların geri getirilmesi anlamına gelir. Batırdığınız ekonomiyi toplamak istiyorsanız gençlerimize yatırım yapın, fabrikalar kurun, yabancı tohum şirketlerine peşkeş çektiğiniz Türk tarımını özgürleştirin. İzmir’in ve ülkemizin değerlerini satmaktan vazgeçin. İzmir Limanı İzmirlilere ve her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına aittir. İzmir halkının bilgi ve iradesi dışında İzmir Alsancak Limanı’nın satılması asla kabul edilemez. Böyle büyük bir yanlışın karşısında, tüm İzmir halkının tek yumruk olacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.”