
Suriye İç Savaşının Derinlemesine Analizi
Suriye’deki iç savaş, yalnızca bölge için değil, dünya genelindeki jeopolitik dengeler açısından da son derece önemli bir olaydır. Bu savaşın dinamikleri, birçok ülkenin çıkarlarıyla doğrudan ilişkilidir. Özellikle Türkiye, Rusya, İran ve ABD gibi büyük güçlerin bu çatışmadaki rolleri, savaşın seyrini belirleyen en önemli unsurlar arasında yer almaktadır.
HTŞ ve Savaş Stratejileri
İdlib’de konuşlu HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam), 27 Kasım’da beklenen saldırılarına başladı. HTŞ, Suriye’deki muhalif gruplardan biri olarak öne çıkıyor. Bu grup, özellikle Halep’in ele geçirilmesiyle dikkat çekti. Halep’in kaybı, Esad yönetiminin askeri gücünün ve insan kaynağının ne denli zayıfladığını gösterdi. HTŞ’nin bu süreçte izlediği strateji, eski yöntemlerin aksine daha düzenli ve disiplinli bir askeri yapı oluşturmayı hedefliyordu. Mini bir hava gücüne sahip olmaları, kendilerini inkâr edecek kadar kapsamlı bir yapı vaat etmeleri, HTŞ’nin savaş alanındaki etkinliğini artırdı.
Esad Yönetiminin Zayıflaması
Esad yönetiminin, İran ve Hizbullah milislerinin kendi sorunlarıyla meşgul olması nedeniyle, kritik bölgelerde yeterince güç bulamamış olması dikkat çekici bir durumdur. Hama gibi stratejik öneme sahip şehirlerin kaybedilmesi, Suriye’deki devrimin önünü açan önemli bir dönüm noktası haline gelmiştir. Hama, tarihsel olarak Esad ailesine karşı bir muhalefet merkezi olmuş ve bu durum, muhaliflerin moralini artırmıştır.
Rusya ve İran’ın Rolü
Rusya ve İran, Suriye’deki çatışmada önemli aktörlerdir. Esad yönetimini destekleyen bu ülkeler, zaman zaman “hareketsiz” kalmışlardır. Ancak bu hareketsizlik, aslında yeni dönemde elde edecekleri kazanımlardan kaynaklanıyor olabilir. Esad’ın Türkiye ile ilişkileri, baba Esad dönemindeki düşmanlıktan, oğul Esad döneminde bir tür dostluğa dönüşmüş ve ardından tekrar gerilmiştir. Bu durum, Suriye’nin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.
Türkiye’nin Stratejik Beklentileri
Türkiye, Suriye’deki iç savaşın başlangıcından itibaren, sürecin en büyük müdahilidir. Uzun sınırları ve bölgedeki etkinliği nedeniyle, Türkiye’nin Suriye ile ilgili stratejik hedefleri oldukça fazladır. Göçmenlerin geri dönüşü ve YPG’nin sınır bölgelerinden uzaklaştırılması, Türkiye’nin iç ve dış politikası açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak, Irak’taki gelişmeler ve bu süreçte yaşananlar, Türkiye’nin Suriye politikalarını etkileyen faktörler arasında yer almaktadır.
İsrail’in Kazançları
İsrail, Suriye’deki iç savaşın en büyük kazananlarından biri olmuştur. Esad yönetimi ve İran’ın zayıflaması, İsrail’in güvenliğini artıran bir unsur haline gelmiştir. Suriye, bir süreliğine kendi içine dönecek gibi görünmektedir. Bu süreçte, Tel Aviv’in amacı, Suriye’de İsrail karşıtı bir yönetimin oluşmasını engellemektir. Bu doğrultuda, ABD ile birlikte çeşitli stratejiler geliştirmektedir.
İran’ın Kaybı ve Gelecek Öngörüleri
İran, Suriye’deki savaşta büyük kayıplar vermiştir. Ülke, Suriye’ye yaptığı yatırımların yanı sıra prestij kaybı da yaşamıştır. Şii hilali hedefi doğrultusunda Akdeniz’e açılma planları, bu savaşla birlikte gerçekleşememiştir. Gelecek süreçte, İran’ın Irak’tan çekilme zorunluluğu, bölgedeki dengeleri değiştirebilir. Bu durum, Suriye üzerinden kurgulanan dönüşümün sonuçlarının ne olacağını belirleyecektir.
Küresel Rekabet ve Türkiye’nin Pozisyonu
Küresel rekabet, artık büyük devletler düzeyine yükselmiştir. Rusya, ABD ve diğer büyük güçlerin Suriye’deki çıkarları, bölgesel aktör Türkiye’nin pozisyonunu etkilemektedir. Türkiye, yeni döneme ne kadar hazır? Bu sorunun yanıtı, Suriye’deki gelişmelere ve Türkiye’nin stratejik adımlarına bağlı olarak şekillenecektir. Türkiye, Suriye’nin iç ve bölgesel dengeleri ile yakından ilgilenmeye devam edecektir.