MikroRNA’ların Keşfi ve Tıptaki Önemi

MikroRNA’ların Keşfi ve Önemi

İki bilim insanının gerçekleştirdiği çığır açan keşifler, karmaşık yaşamın Dünya üzerindeki ortaya çıkışını ve insan vücudundaki çeşitli dokuların nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olmaktadır. MikroRNA’lar, yaşamın temel talimatlarını içeren genlerin organizmalar içinde nasıl kontrol edildiğini etkileyen önemli moleküllerdir. Her bir hücre, DNA’mızda saklanan aynı genetik bilgiyi taşırken, insan vücudundaki hücrelerin biçim ve işlevleri büyük farklılıklar göstermektedir.

Örneğin, sinir hücreleri elektriksel uyarıları iletmekte, kalp hücreleri ise ritmik atışlar gerçekleştirmektedir. Metabolizmanın merkezi olan karaciğer hücresi, kanı süzen böbrek hücresinden, retinadaki hücreler ise enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerinden farklı görevler üstlenmektedir. Aynı genetik bilgiden bu kadar çeşitli hücrelerin ortaya çıkması, esasen gen ifadesi sayesinde mümkün olmaktadır.

Gen ifadesi, bir gende bulunan bilginin, bir protein molekülünün sentezini yönlendirmek üzere kullanıldığı karmaşık bir süreçtir. ABD’li bilim insanları, mikroRNA’ların genlerin farklı dokularda nasıl değişik biçimlerde ifade edildiğini kontrol etme yeteneğini ilk keşfedenler arasında yer almaktadır. Bu keşif, tıp ve fizyoloji alanında Nobel ödülünü kazanan araştırmacılar tarafından taçlandırılmıştır.

Nobel Ödülleri ve Kazananları

Nobel ödülleri, dinamitin mucidi Alfred Nobel’in vasiyeti doğrultusunda 1901 yılından beri verilmektedir. 2023 yılında, Katalin Kariko ve Drew Weissman, bazı COVID-19 aşılarında kullanılan mRNA teknolojisini geliştirdikleri için bu ödülü almışlardır. Önceki yıllarda ödül kazananlar arasında;

  • 2022’de Svante Pääbo, insanın evrimi üzerine yaptığı çalışmalarla,
  • 2021’de David Julius ve Ardem Patapoutian, insan vücudunun dokunma ve sıcaklık algısını anlamaya yönelik araştırmalarıyla,
  • 2020’de Michael Houghton, Harvey Alter ve Charles Rice, Hepatit C virüsünün keşfi için,
  • 2019’da Peter Ratcliffe, William Kaelin ve Gregg Semenza, hücrelerin oksijen seviyelerini nasıl algıladığını ve buna nasıl adapte olduğunu keşfettikleri için,
  • 2018’de James P. Allison ve Tasuku Honjo, vücudun kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanserle mücadelesine dair bulguları için,
  • 2017’de Jeffrey Hall, Michael Rosbash ve Michael Young, insan bedeninin sirkadiyen ritmini keşfettikleri için,
  • 2015’te William C. Campbell, Satoshi Omura ve Youyou Tu, parazitlere karşı geliştirdikleri ilaç nedeniyle Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmışlardır.

Sonuç olarak, mikroRNA’ların keşfi, gen ifadesinin düzenlenmesinde devrim niteliğinde bir anlayış sunarak, karmaşık yaşam formlarının evrimleşmesine katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte, mikroRNA’ların anormal düzenlenmesi, kanser ve doğuştan işitme kaybı gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.