Rumlar, Doğu Akdeniz’de Kilit Aktör Olma Peşinde

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Diplomasi ve İki Devletli Çözüm Vizyonu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), jeopolitik konumu ve tarihsel öneminin yanı sıra, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleriyle de dikkat çekmektedir. Son dönemde, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasındaki görüşmeler, iki devletli çözüm konusundaki iradeyi pekiştirmiştir. Bu kapsamda, Bakan Fidan, KKTC’nin uluslararası alandaki varlığını güçlendirmek ve iki devletli çözüm için umutlu olduklarını vurgulamıştır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile İlişkiler

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile olan ilişkiler, her iki taraf için de kritik bir öneme sahiptir. GKRY’nin son zamanlarda gerçekleştirdiği Yunanistan ve Mısır ile olan üçlü zirve, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yeni bir perspektif sunarken, aynı zamanda Türkiye ile KKTC’nin pozisyonunu da güçlendirmektedir. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve Rum Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis tarafından yapılan açıklamalar, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına bağlılık vurgusuyla dikkat çekmektedir. Ancak Türkiye’nin ve KKTC’nin iki devletli çözüm konusundaki kararlılığı, bu uluslararası görüşmelere yeni bir boyut kazandırmaktadır.

İki Devletli Çözüm: Gereklilik ve Olanaklar

Uzun yıllardır sürdürülen müzakerelerin neticesiz kalması, KKTC’nin bağımsızlık ve egemenlik haklarını savunma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Gülru Gezer, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) dış politika program direktörü olarak, iki devletli çözümün kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu ifade etmektedir. Gezer, BM himayesinde yapılacak olan görüşmelerde, KKTC’nin uluslararası statüsünün tescil edilmesinin önemine dikkat çekmiştir. Bu bağlamda, iki devletli çözüm, hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin uluslararası alandaki varlığını pekiştirecek bir strateji olarak öne çıkmaktadır.

Uluslararası Hukuk ve Egemenlik Hakları

GKRY’nin, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde kendi deniz alanları üzerindeki egemenlik haklarını tek taraflı olarak kullanma girişimleri, bölgedeki gerilimleri artırmaktadır. Gezer, GKRY’nin bu tutumunun, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşmalarını ihlal ettiğini ve bu durumun uluslararası toplum nezdinde kabul görmediğini vurgulamaktadır. Türkiye’nin Suriye ile yaptığı anlaşmalar ve savunma sanayi alanındaki işbirlikleri, GKRY’nin tek taraflı adımlarını sekteye uğratacak niteliktedir. Bu durum, Doğu Akdeniz’deki güç dengelerini değiştirmekte ve Türkiye’nin stratejik pozisyonunu güçlendirmektedir.

İkili İlişkilerin Güçlendirilmesi

KKTC’nin uluslararası alanda tanınması yönünde Türk Devletleri Teşkilatı’nın attığı adımlar, bölgedeki dengeleri değiştirecek niteliktedir. Ancak, Batı perspektifinden bakıldığında, KKTC’nin tanınmasının yakın zamanda gerçekleşmesi pek mümkün görünmemektedir. GKRY ve Yunanistan’ın Avrupa Birliği (AB) üyesi olması, AB’nin bu konuda tarafsız bir tutum almasını zorlaştırmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin AB müzakere sürecinin donmasının sebeplerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ancak, diplomatik girişimlerin artırılması, KKTC’nin durumu hakkında uluslararası toplumun bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Türkiye’nin Diplomatik Stratejisi

Türkiye, KKTC ile olan ilişkilerini her zaman öncelikli bir mesele olarak görmektedir. Önümüzdeki dönemde, BM himayesinde gerçekleştirilecek olan toplantılarda Türkiye’nin yapıcı bir tutum sergilemesi beklenmektedir. Bu bağlamda, Türkiye ve KKTC, uluslararası toplumun Ada’daki gerçeklikleri anlaması için gerekli diplomatik çabaları göstermek durumundadır. Türkiye’nin bu süreçte izlediği strateji, hem KKTC’nin uluslararası alandaki varlığını güçlendirecek hem de bölgedeki istikrarı sağlamaya yönelik önemli adımlar atılmasını sağlayacaktır.

Sonuç Olarak

KKTC ve Türkiye’nin iki devletli çözüm konusundaki kararlılığı, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi olmaktadır. Bu süreçte, GKRY’nin tek taraflı eylemlerine karşı durulması ve uluslararası hukukun ihlal edilmemesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Türkiye’nin diplomatik çabalarının artırılması, KKTC’nin uluslararası alandaki tanınması ve Doğu Akdeniz’deki güç dengesinin yeniden şekillendirilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.