
Suriye’deki Çatışmaların Derin Analizi
Suriye’de, Suriye ordusu ile El Kaide bağlantılı terör örgütü Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçı gruplar arasında süregelen çatışmalar, 27 Kasım tarihinden bu yana hız kesmeden devam etmektedir. Bu çatışmalar, sadece bölgedeki güvenlik durumunu değil, aynı zamanda uluslararası ilişkileri de derinden etkilemektedir. Suriye ordusu, çatışmalarda birçok askerin hayatını kaybettiğini belirtirken, Halep’e giren cihatçı grupların kentin büyük bir bölümünü kontrol altına aldığı iddiaları güçlenmektedir.
Halep ve İdlib’deki Durum
Halep ve İdlib illerinde cihatçıların ilerleyişinin yanı sıra, Hama’ya yaklaşmaları da dikkat çekmektedir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Halep ve İdlib kırsallarında yaşanan çatışmalarda ölü sayısının 327’ye yükseldiğini rapor etmektedir. Bu durum, bölgedeki insani krizin derinleşmesine neden olmakta, sivillerin hayatı tehlikeye girmektedir.
Rusya’nın Rolü ve Saldırılar
Bugün, SU-24 tipi Rus savaş uçaklarının Halep Üniversite Hastanesi’ne gerçekleştirdiği saldırıda ilk belirlemelere göre 9 kişi hayatını kaybetmiş, 10 kişi de yaralanmıştır. Bu tür hava saldırıları, bölgedeki insani durumu daha da kötüleştirmekte ve Rusya’nın Suriye’deki etkisini artırmaktadır. Rusya’nın, Suriye’deki askeri varlığı ve stratejileri, uluslararası dengelerde önemli bir rol oynamaktadır.
Türkiye’nin Stratejisi
Ankara Küresel Danışmanlık Grubu Kurucusu ve ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Türkiye’nin şu anki “müdahil olmama” kararının yerinde olduğunu belirtmektedir. Bağcı, ABD, İran ve Rusya’nın atacağı adımların Türkiye için büyük önem taşıdığını vurgulamaktadır. Türkiye’nin, bölgedeki dengeleri koruyarak mülteci dalgası riskini yönetmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, Bakan Hakan Fidan’ın Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşme yapması ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile bir araya gelmesi stratejik bir hamledir.
İran ve PKK/YPG’nin Etkisi
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye ordusunun geçmişte olduğu gibi zafer kazanacağını belirtmiştir. Ancak, bölgede ABD destekli bir PKK/YPG ‘devletçik’ oluşma riski, Türkiye için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bağcı, Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak ve olası bir Kürt devletinin Suriye topraklarında ortaya çıkmasını engellemek için Esad ile diyalog kurmasının önemine dikkat çekmektedir.
Siyasi Sürecin Önemi
Astana sürecinin sona ermesi, Suriye’deki çatışmaların daha karmaşık hale gelmesine neden olmuştur. Türkiye, Suriye’nin sınır bütünlüğünü korumakla yükümlü bir ülke olarak, Esad rejiminin istikrar kazanmasını istememektedir. Ancak, alternatiflerin belirsizliği, Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda belirsizlik yaratmaktadır.
İsrail’in Stratejik Çıkarları
İsrail, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip etmekte ve bu süreçte İran etkisini azaltmayı hedeflemektedir. İsrail’in, muhalif grupların güçlenmesini destekleyen bir strateji izlemesi, bölgedeki güç dengesini etkilemektedir. Bu durum, Suriye’deki cihatçı grupların daha fazla alan kazanmasına ve dolayısıyla çatışmaların derinleşmesine yol açmaktadır.
Gelecekteki Olası Senaryolar
Gelecek günlerde, Suriye’deki durumun nasıl şekilleneceği, hangi grupların hangi bölgeleri kontrol edeceği konusunda önemli gelişmeler yaşanabilir. Bu aşamada, Suriye’nin bölge için bir “menteşe ülke” konumunda olduğu unutulmamalıdır. Her ülke, Suriye’deki gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle, siyasi çözüm arayışları ve diplomasi masası kurma çabaları önem kazanmaktadır.
Sonuç Olarak
Güç dengeleri ve uluslararası ilişkiler açısından kritik bir öneme sahip olan Suriye’deki çatışmalar, yalnızca bölge ülkeleri için değil, dünya genelinde de etkiler doğurabilecek bir durumdadır. Siyasi süreçlerin ilerlemesi, mülteci krizinin yönetilmesi ve uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesi, bu karmaşık durumun çözümünde anahtar rol oynamaktadır.