
Tiyatro İzmir Devlet Tiyatrosu “İkinci Caddenin Mahkûmu” Ankara’da
İzmir Devlet Tiyatrosu, ünlü yazar Neil Simon’un klasikleşmiş eseri “İkinci Caddenin Mahkûmu”nu Cemil Büyükutku’nun çevirisi ve Y. Evren Serter’in yönetmenliğiyle sahneye koyuyor. Amerikan orta sınıfının ekonomik buhran dönemindeki yaşamını trajikomik bir üslupla ele alan bu oyun, 29 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında Ankara Şinasi Sahnesi’nde tiyatroseverlerle buluşacak.
Neil Simon’un keskin gözlemleriyle kaleme alınan “İkinci Caddenin Mahkûmu”, modern dünyanın birey üzerindeki baskılarını ironik bir dille sorguluyor. Hikâye, Amerikan kapitalizminin etkisiyle maddi ve manevi çöküş yaşayan Mel ve Edna adlı çiftin yaşamına odaklanıyor. Sinir krizinin eşiğindeki Mel, çevresine uyum sağlamaya çalışan eşi Edna ile birlikte evlerinden çıkmayı bir türlü başaramazken; bir yandan da gürültücü komşular, umursamaz doktorlar, yoğun trafik ve hava kirliliği gibi zorluklarla mücadele ediyorlar.
Oyun boyunca Mel ve Edna’nın modern yaşamın getirdiği ironik sıkışmışlıkla yüzleşmesine tanık oluyoruz. Oyunun en dikkat çekici yanı, yaşamı kolaylaştırmak amacıyla geliştirilen teknolojik çözümlerin aslında hayatı daha da zorlaştırdığını vurgulaması. İzleyiciler, bu güçlü mizahi anlatımla kendi hayatlarına dair çarpıcı bir eleştiriyle karşılaşacaklar. Amerikan kültürünün günlük yaşama etkilerini sorgulayan bu eğlenceli ve düşündürücü yapım, tiyatro severler için kaçırılmaması gereken bir deneyim sunuyor.
Ankara DT’den “Sefiller”: Adalet, Sevgi ve Umudun Evrensel Hikâyesi
Ankara Devlet Tiyatrosu, ünlü yazar Victor Hugo’nun dünya çapında klasikleşmiş eseri “Sefiller” ile izleyicilerini Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde ağırlıyor. Volkan Yalçıntoklu’nun çevirisi ve İpek Atagün Gezener’in rejisiyle sahnelenen bu etkileyici yapım, 18. yüzyıl Fransa’sının zorluklarından insanlığın evrensel hikâyesine uzanan güçlü bir anlatıyı izleyicilere sunuyor. Adalet, sevgi, acı ve umut gibi evrensel temaları işlerken, hem dünün hem de bugünün hikâyesini gözler önüne seriyor.
Victor Hugo’nun şu sözleri oyunun özünü özetler nitelikte: “Bir ermiş olmak istisnadır, dürüst bir insan olmak kuraldır. Yanılın, gücünüzü kaybedin, günah işleyin ama dürüst olun.” “Sefiller”, dürüstlüğün ve insan olmanın inceliklerini merkeze alarak izleyicilere unutulmaz bir tiyatro deneyimi vadediyor. 29 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında sahnelenecek bu başyapıt, tiyatro severler için kaçırılmaması gereken bir etkinlik olarak öne çıkıyor.
İstanbul DT’den “Lysistrata” ile Savaşsız Bir Dünya İçin Kadınların Mücadelesi İzmir’de
İstanbul Devlet Tiyatrosu, Aristophanes’in klasik eseri “Lysistrata” ile antik dönemin barış özlemini günümüze taşıyor. Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisiyle Barış Erdenk’in yönetmenliğinde sahnelenen oyun, M.Ö. 411’de Atina ve Sparta arasındaki yıkıcı savaşa karşı kadınların başlattığı direnişi konu alıyor. Yunan-Pers Savaşları’nın ardından Yunanistan’da iktidar hırsıyla derinleşen düşmanlık, savaşın yıkımını ve ölümün kaçınılmaz sonuçlarını getirirken, Lysistrata’nın liderliğindeki kadınlar barış için harekete geçiyor.
Savaşsız bir dünyanın mümkün olduğuna inanan bu güçlü kadınlar, erkekleri barışa zorlamak için ellerinden gelen her yolu denemeye kararlıdır. Kadın dayanışmasının ve barışa duyulan özlemin simgesi olan Lysistrata, insanlık tarihinin bu eski ama bir o kadar güncel mücadelesini mizahi bir dille sahneye taşıyor. 29 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında Konak Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak olan bu eser, savaşın anlamsızlığını ve barışın değerini düşündüren bir tiyatro deneyimi sunuyor.
Antalya DT’den “Misafir”: Almanya’ya Göç Edenlerin Hikâyesi Sahneye Taşınıyor
Antalya Devlet Tiyatrosu, Bilgesu Erenus’un kaleme aldığı “Misafir” adlı oyun ile Almanya’ya göç eden işçilerin hayatlarına odaklanan etkileyici bir hikâye sunuyor. K. Alpay Aksum’un yönetmenliğinde sahnelenen oyun, Almanya’ya çalışmak için giden ve yıllar sonra memleketine dönen Musa’nın hikâyesini, Yaren Meclisi’nde yarenler tarafından canlandırarak seyirciye aktarıyor. Almanya’da gurbetçilerin yaşadığı zorlukları, kültür farklılıklarını ve bu süreçte yaşanan travmaları trajikomik bir üslupla ele alan “Misafir”, izleyicilere hem düşündürücü hem de duygusal bir deneyim vadediyor.
Kültürel farklılıkların ve göçmenlerin yaşadığı aidiyet sorunlarının mizahi bir dille anlatıldığı bu oyun, 30 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında Antalya Haşim İşcan Küçük Salon’da izleyiciyle buluşacak. Gurbetçi yaşamını konu alan “Misafir”, toplumun her kesiminden izleyiciye tanıdık bir hikâye sunarken, geçmişte yaşanmış hikâyelerin yankılarını günümüzle buluşturuyor.
Opera ve Bale Samsun DOB’dan “Afife”: Afife Jale’nin İlham Veren Yaşamı Sahneye Taşınıyor
Samsun Devlet Opera ve Balesi, Türk tiyatrosunun öncü ismi Afife Jale’nin hayatını konu alan “Afife” adlı modern bale eserini izleyiciyle buluşturuyor. 1919 yılında, Türk kadınlarının sahneye çıkmasının yasak olduğu bir dönemde tüm engellere rağmen sahneye çıkan ilk Türk kadın tiyatro oyuncusu olan Afife Jale’nin ilham veren yaşam öyküsü, bale ve dans drama formunda sahneleniyor. Bu etkileyici dans eseri, Afife Jale’nin hayatındaki altın, kırmızı, mor ve gümüş olarak adlandırılan dört farklı dramatik dönemi, hareketli ve lirik danslarla sahneye taşıyor.
“Afife” balesinin müziği Turgay Erdener’e ait olup, librettosu ve koreografisi Beyhan Ayşe Murphy tarafından hazırlandı. Orkestra şefi Kıvanç Tepe’nin yönetimindeki orkestraya başkemancı Eylül Benek Kuru eşlik ediyor. Eserin dekor tasarımında Adnan Öngün, kostüm tasarımında Bahar Korçan ve kostüm düzenlemesinde Zekiye Şimşek’in imzası bulunuyor. Işık tasarımı Beyhan Ayşe Murphy ve Oğuz Murat Yılmaz tarafından yapılan eserde, Demet Gökçelik konuk eser sorumlusu ve koreograf yardımcısı olarak görev alıyor.
Çağdaş Türk bale repertuvarında özel bir yere sahip olan bu eser, 31 Ekim Perşembe ve 2 Kasım Cumartesi akşamları saat 20.00’de Samsun DOB Aydın Gün Salonu’nda izleyicilerle buluşacak. Hem Türk tiyatro tarihine hem de kadın mücadelesine dair güçlü bir hikâye anlatan “Afife”, Afife Jale’nin sanat ve azim dolu yaşamını sanatsal bir dille yeniden yaşatıyor.
Konser CSO Ada Ankara / Nilipek. Yeni Albümü “Uydurduğumuz Oyunlarla” ile Ankara’da Sanatseverlerle Buluşuyor
Alternatif müzik sahnesinin öne çıkan isimlerinden Nilipek, samimi hikâyelerini ortak duygularla harmanlayarak dinleyicilerine aktarıyor. Sakin, içten bir anlatımla şekillendirilmiş şarkıları, akustik poptan alternatif rock’a uzanan geniş bir müzikal yelpazede dinleyicileriyle buluşuyor. Festival sahnelerindeki coşkulu performansları kadar akustik konserlerinde de beğeni toplayan Nilipek, her sahnede izleyenlerin beğenisini kazanıyor.
30 Ekim Çarşamba günü saat 20.00’de, Nilipek yeni albümü “Uydurduğumuz Oyunlarla” ile CSO Ada Ankara Bankkart Mavi Salon’da sanatseverlerle buluşacak. Bu özel akşamda, dinleyiciler Nilipek.’in büyüleyici sesi ve kendine has müziğiyle keyifli bir yolculuğa davet ediliyor.
CSO Ada Ankara / Cumhuriyet’in 100. Yılına Özel: Cumhuriyet Tangosu
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı onuruna düzenlenen “Cumhuriyet Tangosu” etkinliği, Ziraat Bankası Ana Salon’da sanatseverlerle buluşacak. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’e adanan bu anlamlı projede, Türkiye’nin erken dönem tango bestecilerine saygı duruşunda bulunuluyor. Erken Cumhuriyet dönemi bestelerinin enerjisini, idealizmini ve cesaretini müzikle yansıtmayı amaçlayan etkinlik, Cumhuriyet’in mirasını yeniden canlandırarak dinleyicilere unutulmaz bir gece sunmayı hedefliyor.
Şef Hakan Şensoy’un titiz çalışmaları sonucunda Türk tango arşivlerinden derlenen ve büyük bir özenle düzenlenen bu repertuvar, şef ve besteci Hasan Niyazi Tura’nın katkılarıyla zenginleşiyor. Tura, hem unutulmaya yüz tutmuş tango bestelerini düzenledi hem de Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak yeni bir enstrümantal tango eseri hazırlayarak ilk kez bu özel gecede sanatseverlerin beğenisine sunacak.
Şef Hakan Şensoy yönetimindeki Oda Orkestrası’na, Türkiye’nin önde gelen seslerinden Ezgi Köker, Teyfik Rodos ve Tolga Salman gibi önemli isimler eşlik edecek. Rüstem Mustafa ve Toros Can’ın da katılımıyla zenginleşen bu özel gece, dönem danslarının da performanslarla renklendireceği müzikal bir ziyafet sunacak. Cumhuriyet coşkusunu müzik ve dansla yaşayacağınız bu unutulmaz etkinlik, 29 Ekim Salı günü saat 20.00’de CSO ADA Ankara Ziraat Bankası Ana Salon’da gerçekleşecek.
Sergi “Başlangıç Noktası” Sergisi: Türkiye ve İran Arasında Sanatsal Diyalog
5 Kasım 2024’te açılacak “Başlangıç Noktası” sergisi, Zülfü Livaneli Kültür Merkezi Mutluluk Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluşuyor. 5-17 Kasım 2024 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek olan sergide, İran ve Türkiye’den sanatçılar, çağdaş sanat aracılığıyla toplumsal dinamikler, kültürel miras ve bireysel anlatımlar üzerine derinlemesine bir perspektif sunacak.
- Sanatçılar: Ana Zarshin, Ava Bahrami, Ayla Aksoyoğlu, Davar Yousefi, Elnaz Gharibi, Firouze Bakhtiyari, Habip Aydoğdu, Hasan Kıran, Jalaleddin Mashmouli, Niyousha Niyoujpour, Mahin Monfared, Mahboubeh Barazesh, Marjan Toumarkhani, Shahram Karimi ve Tahere Shams.
Sergi, iki komşu ülke olan Türkiye ve İran’ın kültürel mirasından beslenerek günümüzün yaratıcı ifade biçimlerini ve çağdaş sanattaki ortaklıkları keşfetme amacı taşıyor. Farklı kültürleri sanat yoluyla bir araya getiren “Başlangıç Noktası”, kültürel diyaloğu güçlendirmeyi ve sanatsal iş birliklerine zemin hazırlamayı amaçlıyor. Açılış etkinliği 5 Kasım Salı günü saat 18.00’de gerçekleşecek ve sanata ilgi duyan herkesi bu anlamlı buluşmaya davet ediyor.
Eski Düşler Yeni Mitler: Kamiloğlu’nun İnsana ve Yaşama Dair Renkli Yolculuğu
Sanat yazarı ve küratör İbrahim Karaoğlu’nun önderliğinde hazırlanan “Eski Düşler Yeni Mitler” sergisi, 6 Kasım – 1 Aralık 2024 tarihleri arasında Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Eren Eyüboğlu ve Osman Hamdi Bey Sergi Salonları’nda sanatseverlerle buluşuyor. Küratör Karaoğlu’nun aktardığına göre, Kamiloğlu için yaratıcılık, yaşamının enerji kaynağı; resim ise bir tür yaşam dürtüsü. Yaklaşık 25 yıllık sanatsal serüveninde, soyut dışavurumculuktan yola çıkarak gelişen ve genişleyen bir sanatsal ifade diliyle dünyaya bakan Kamiloğlu, kendi kuralları ve biçemiyle yeni görsel arayışlara yöneliyor.
Sergi, Kamiloğlu’nun renk patlamalarıyla dolu eserlerinde, emek kavramını ve insanla yaşam arasındaki derin ilişkiyi sorguluyor. Sanatçı, ömrünün çoğunu emekçilerin mekânlarında geçirirken; onların yaşantılarını, ilişkilerini, umutlarını ve düş kırıklıklarını kendi renkli, ironik ve çoğu zaman grotesk sanat diliyle yansıtmış. Hem bireysel hem de toplumsal hafızanın izlerini taşıyan bu yapıtlar, izleyiciye yaşamın sıradan ama bir o kadar güçlü duygusal kesitlerinden bir panorama sunuyor. Karaoğlu, Kamiloğlu’nun sıradan insanların acılarını, sevinçlerini ve ilişkilerini kendi öznel sanat diliyle yeniden yorumladığını ve bu sanatsal anlatıyı izleyiciyle buluşturduğunu ifade ediyor.
Sanatçı Kamiloğlu’nun kendi yaşam deneyimlerinden ve farklı insan hikâyelerinden ilham alarak yarattığı bu çok yönlü sergi, sanatseverleri insan ve yaşam arasındaki ilişkinin özünü keşfetmeye davet ediyor. Plastik bir dille sunulan ve her bir detayında renklerin dans ettiği “Eski Düşler Yeni Mitler”, izleyicilere Kamiloğlu’nun düşlerinden yansıyan, cesur ve renkli bir dünyaya adım atma fırsatı sunuyor.
Galeri Soyut’ta Murat Özdoğru’dan “Çizginin Hikâyesi” Sergisi
Galeri Soyut, 6 Kasım 2024 tarihine kadar Murat Özdoğru’nun “Çizginin Hikâyesi” adlı resim sergisine A Salonunda ev sahipliği yapıyor. Özdoğru’nun sanatında, çizgi bir metafor olarak kişisel travmalarıyla yüzleşme ve bilinçaltında saklı figürleri açığa çıkarma aracıdır. Geçmişle hesaplaşma sürecinde geliştirdiği ritüeller, çizgisel anlatımının temelini oluşturur ve eserlerine hem gerçeklikten hem de mitolojiden unsurlar katar.
Özdoğru’nun eserlerinde mitolojik figürler modern bir dille yorumlanır; doğa, insan ruhu ve bilinçaltı arasındaki gizemli bağları araştırır. Sanatçının çizgilerle inşa ettiği dünyasında, izleyiciye kişisel ve toplumsal mitleri sorgulama fırsatı sunulur. Bu sergi, izleyiciyi kendi içsel yolculuğuna çıkaran güçlü bir anlatı yaratıyor ve Özdoğru’nun sanatsal dilini derinlemesine keşfetme fırsatı sunuyor.
Kitap Destek Yayınları / Nietzsche ile Akşam Yemeği: Felsefenin Sofrasına Davet
“Nietzsche ile Akşam Yemeği”, felsefeye yeni başlayanlar, derinleşmek isteyenler ya da bu yola adım atacak olanlar için hazırlanmış düşünsel bir ziyafet sunuyor. Dağhan Dönmez, bu eserde felsefeyi sıradan bir sokak sohbetinden alıp özenle hazırlanmış bir akşam yemeği masasına taşıyor. Sokrates’in “Felsefeyi sokağa indirmeli” deyişinden ilhamla, felsefi kavramları gündelik bir sofranın sıcaklığıyla buluşturuyor.
Kurgusal karakter Profesör ile uyandırılan çılgın filozof Nietzsche’nin sohbetinde, mutluluktan yalnızlığa, güç istencinden oyuna, hazdan narsizme, transhümanizmden çeşitliliğe kadar birçok kavram masaya yatırılıyor. Sohbetin akışında ise şarap tüketimi, yemek alışkanlıkları ve hatta iklim meseleleri bile tartışmanın merkezinde yerini alıyor. Nietzsche’nin fikirlerine ve insan doğasına dair derinliklere inen bu diyalog, felsefenin sadece kitap sayfalarında değil, hayatın içinde de yaşayan bir düşünce dünyası olduğunu hatırlatıyor.
Kitap, aporia kavramını da kendi doğasında yaşatıyor; konu ilerledikçe yolunu kaybetmekten çekinmeyen, doğaçlama bir anlatım diliyle yeni yollar keşfetmeye davet ediyor. “Nietzsche ile Akşam Yemeği”, yaşamın köklerine ve insanın derinliklerine nüfuz eden bir sohbete eşlik etmeniz için sizleri bu hayali sofrada yerinizi almaya çağırıyor.