Türk-Amerikan İlişkilerinde Dönüm Noktaları ve Gelecek Beklentileri

Türk-Amerikan İlişkilerinde Dönüm Noktaları

Emekli büyükelçi Ceylan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 9 Ekim 2019 tarihinde gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı’na karşı dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektubu hatırlattı. Bu mektup, ilk olarak New York Times gazetesinde gündeme gelmişti ve mektupta yer alan ifadeler dikkat çekiciydi: “Türkiye ekonomisini yıkmaktan sorumlu olmak istemem. Kabadayılık yapma, aptal olma.” Ceylan, bu mektubu “diplomatik nezaketten yoksun” olarak nitelendirerek, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olduğunu ifade etti.

Ceylan, CAATSA yaptırımlarının Trump’ın imzasıyla hayata geçirildiğini belirterek, “Liderler arası temasın iyi olması, her zaman iki ülke arasındaki ilişkilerin sağlam olduğu anlamına gelmez. İkili ilişkilerin bozulmasında her iki tarafın da kendi sorumlulukları bulunmaktadır. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi, bu ilişkilerin kötüleşmesinde önemli bir etken oldu. Türkiye’de Batı’ya ve ABD’ye yönelik bakış açısının değişmesi de bu süreci etkileyen bir diğer faktördür” dedi.

PKK/YPG Desteği

Ceylan, Biden döneminde ABD’nin Türkiye politikasında köklü değişiklikler olmadığını vurgulayarak, Kongre’de Türkiye’ye dair imajın kötüleştiğine dikkat çekti. Biden’ın göreve başladıktan bir yıl sonra kullandığı “Ermeni soykırımı” ifadesinin bu durumu pekiştirdiğini aktaran Ceylan, Türk-Amerikan ilişkilerinde seçim sonuçlarına bağlı olarak büyük bir değişim beklemediğini söyledi. İlişkilerin, kişisel dinamiklerden bağımsız olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.

Ceylan, “Türkiye’nin bölgesel çıkarları ile ABD’nin küresel çıkarlarının ne ölçüde örtüşebileceği belirlenmeli. Ancak bu örtüşme sağlandığı sürece ilişkiler ilerleyebilir. ABD’nin terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği destek devam ettikçe, Türk-Amerikan ilişkilerinin bu boyutta gelişmesini beklemek iyimserlik olur” ifadelerini kullandı.

Kongredeki Dengeler

Ceylan, Türkiye’nin S-400 füzelerine yönelik bir “çözüm” bulması ve F-35 programına geri alınması durumunda ilişkilerin savunma ve ekonomi alanında ilerleyebileceğine dikkat çekti. “Kongre içindeki dengelere bağlı olarak belirli alanlarda ilerleme sağlanabilir” diyen Ceylan, Kamala Harris’in daha “akılcı” olduğu yönündeki görüşleri de destekledi. Harris’in söylemlerinin daha dengeli olduğuna vurgu yapan Ceylan, “Türkiye için Trump ile kıyaslandığında Harris’in daha dengeli bir tutum sergileyeceğini düşünüyorum. Bu sadece Türkiye için değil, dünya politikası açısından da olumlu bir gelişme olacaktır. ‘Trump gelse daha rahat ederiz’ düşüncesi bir yanılsamadır. Batılı sistemler, kurumlar ve kurallar üzerine inşa edilmiştir; bir kişinin çıkıp her şeyi değiştirmesi mümkün değildir. Samimiyeti sorgulanabilir olmakla birlikte, Demokratlar insan hakları ve demokrasi gibi konulara Cumhuriyetçilere kıyasla daha fazla duyarlılık göstermektedir. Türkiye’de bu duyarlılık bazı çevrelerin işine gelmiyorsa, sadece ticari ve ekonomik açıdan bakıldığında sonuçlar farklı olur” değerlendirmesinde bulundu.