Türkiye Destekli Suriyeli Muhalif Liderlerden Abdurrahman Mustafa Cumhuriyet’e Konuştu

Suriye’deki Son Gelişmeler ve Etkileri

Suriye’deki çatışmalar, yıllardır devam eden bir kriz haline gelmiştir. Bu süreçte, özellikle Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) ve diğer cihatçı grupların eylemleri, bölgedeki istikrarı önemli ölçüde etkilemektedir. 27 Kasım’da başlatılan operasyonlar, Suriye hükümetinin kontrolündeki toprakları ele geçirme amacını gütmektedir. Bu bağlamda, Suriye Geçici Hükümeti başbakanı Abdurrahman Mustafa, gelişmeler hakkında önemli açıklamalarda bulunmuştur.

Esad Hükümetinin Tutumu

Mustafa, Esad yönetiminin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararını kabul etmemesinin, sivillere yönelik saldırıları artırdığını ifade etmektedir. Bu durum, cihatçı grupların operasyon başlatmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca, bu harekâtın Suriyeli mültecilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşü için önemli bir adım olduğuna dikkat çekmiştir.

Halep ve Çevresindeki Durum

Yaklaşık 10 yıl sonra, Halep’in kuzey kırsalındaki halk, PKK/YPG’nin kontrol ettiği kasabalardan kurtulduklarını düşünerek kendilerini daha güvende hissetmektedir. Mustafa, Tel Rıfat kasabasına sivillerin geri dönüşü için gerekli hazırlıkların yapıldığını belirtmiştir. Ancak, bu süreçte hala bazı zorluklar bulunmaktadır. Özellikle, mayınların temizlenmesi ve güvenlik tehditlerinin ortadan kaldırılması gereklidir.

Mültecilerin Geri Dönüş Süreci

Mustafa, Halep’in altyapı ve temel hizmetler açısından mültecileri barındıracak kapasiteye sahip olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin önemli bir kısmının Halepli olduğunu hatırlatan Mustafa, bu bölgenin sağlık, eğitim ve kamu hizmetleri açısından yeniden yapılandırılacağını ifade etmiştir. Bu bağlamda, mültecilerin geri dönüş süreci hız kazanabilir.

Münbiç ve SDG’nin Rolü

Münbiç bölgesindeki durum ise daha karmaşık bir hal almıştır. SDG’nin burada kalması, yerinden edilmiş kişilerin ve mültecilerin geri dönüşünü engellemektedir. Bu nedenle, operasyon hazırlıkları yapılması gerekmektedir. Mustafa, bu konuda kesin bir bilgi vermekten kaçınmış, önceliklerinin sivillere yönelik olduğunu belirtmiştir.

Türkiye’nin Desteği ve Stratejileri

Türkiye, Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak meşru gerekçeler ve siyasi bir zemin sağladığını ifade etmektedir. Mustafa, Türk yetkililerin, bu savaşın Esad yönetiminin sivillere yönelik saldırılarına bir yanıt olduğunu vurguladıklarını aktarmıştır. Türkiye’nin Suriye halkını destekleme konusundaki kararlılığı, bu süreçte önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır.

HTŞ ve Uluslararası İlişkiler

Mustafa, Halep operasyonunun arkasında ABD ve İsrail olduğuna dair iddiaları yalanlamaktadır. HTŞ’nin Ukraynalı subaylar tarafından eğitildiğine dair görüşlerin ise Şam yönetimi ve müttefikleri tarafından yayıldığını ifade etmiştir. Ancak, SDG/YPG güçlerinin ABD tarafından desteklendiği gerçeği, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Siyasi Çözüm ve Gelecek

Mustafa, Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlılıklarını sürekli olarak vurgulamakta ve bu durumun öncelikli stratejik hedefleri olduğunu belirtmektedir. Siyasi çözüm çağrısında bulunarak, kalıcı istikrarı sağlamanın ve Suriye halkının acılarını sonlandırmanın tek yolunun bu olduğunu savunmaktadır. Mustafa, tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan, adalet ve eşitlik sağlayan birleşik ve demokratik bir Suriye devleti kurmanın nihai hedefleri olduğunu ifade etmiştir.

Rusya’nın Rolü ve Etkileri

Esad’ın, müttefiklerinin desteğiyle daha güçlü bir şekilde geri döneceği yönündeki açıklamalarına karşı Mustafa, rejimin geleneksel bir ordusu olmadığını, aksine çeşitli milis gruplardan oluştuğunu belirtmektedir. Rusya’nın, Esad’ı destekleme konusunda isteksiz olduğunu ve geniş kapsamlı bir müdahaleye girmesinin uluslararası toplumla daha fazla karşı karşıya gelmesine yol açacağını ifade etmiştir.

Bu bağlamda, Suriye’deki çatışmaların dinamikleri, uluslararası ilişkiler ve bölgesel güvenlik açısından kritik bir öneme sahiptir. Suriye halkının geleceği, yalnızca askeri operasyonlarla değil, aynı zamanda etkili bir siyasi çözüm ile de şekillenecektir.