Venedik Bienali: Kültürel Çeşitlilik

Kentteki tüm sergileri hakkıyla gezmek için, belki abartısız üç haftaya ihtiyacınız var. Çiseleyen yağmur, kaçındığınız kuyruklar, leziz yemekler sizi bir tesadüfler zincirinde başka nerelere çekerse de mecburen öyle ilerliyorsunuz. Bienalin ilk Latin Amerikalı küratörü olan Adriano Pedrosa sayesinde, Venedik adeta Batı’nın “borç ödeme” ringi olmuş. 12. İstanbul Bienali’nin de -Jens Hoffmann’la birlikte küratörlüğünü yürüten Pedrosa, São Paulo’da yaşıyor ve her tür dışlanmışlığı ana gündeme taşıyor.

Mısır Pavyonu: Bağımsızlık Arayışı

Mısır Pavyonu’nda Wael Shawky’nin büyük ses getiren “Drama 1882” başlıklı 45 dakikalık videosu bir tiyatro piyesinin bienal izleyicileri önünde tekrarlanması gibiydi. Pavyonun önünde hem kuyruğa girdim hem de sizler için 45 dakikalık videonun tamamını kaydettim, Instagram hesabımda bulabilirsiniz. Osmanlı’nın son dönemini de içeren Mısır’ın bağımsızlık arayışı eserin ana konusuydu.

Kadın Hakları ve Mücadele

Bienal’in “büyük dünya ile tanıştırma” çabasına doğrudan katkı veren birçok başka eser vardı. Kadın haklarına karşı borcunu ödeyen “Kayıp Giden Kumlar: Mücadele Şarkısı” başlıklı düzenlemesiyle Manal Al Dowayan’ın işlerini gördüğümüz Suudi Arabistan Pavyonu, bienale Cherokee köklere sahip kuir sanatçı Jeffrey Gibson ile katılarak Kızılderililere ve azınlıklara borcunu teslim eden Amerikan Pavyonu, onlarca yıl kolonize ettikleri Afrika kültürlerine karşı günah çıkaran Hollanda Pavyonu, başka sanatçıların da desteğini alarak çok düşündürücü bir düzenlemeyle ülkeye 1954’te gelen ve oradaki hayvanat bahçesinde hayatını kaybeden ilk zürafanın hikâyesini konu eden ve hayvan sömürüsüne karşı suçlarımızı ve borçlarımızı afişe eden Eva Kotatkova’nın işleriyle Çek Cumhuriyeti Pavyonu en dikkat çekenlerdi.

Sivil Toplum ve Siyasi Göndermeler

Ukrayna ve Polonya pavyonlarında saldırgan Rus şiddetinin yansımalarıyla ilgili siyasi göndermeli yerleştirmeler vardı. Ukraynalı sanatçılar Andriy Rachinskiy ve Daniil Revkovski “Siviller” başlıklı videoda açık kaynaklardan gelen Rus saldırılarının izdüşümleriyle sanatseverleri yüzleştiriyorlar. Polonyalı Open Group’un, sanatseverlerin de dahil olabildiği “Söylediklerimi tekrar edin” adlı interaktif-kolektif enstalasyonu sayesinde, katılımcılar kendilerini dev ekranlarda adeta savaşın ortasında bombalanan şehirlerde buluyorlardı. Bu arada İsrail Pavyonu’nun ateşkes sağlanana ve rehineler serbest bırakılana kadar kapalı kalacağı belirtiliyordu.